Her mevsim yemyeşil, orman denizi arasında "yüzük taşı" gibi parlayan şirin Taraklı ilçesi...
Taraklı, koruma altındaki 19. yüzyıl Osmanlı evleriyle son yıllarda keşfedilmiş, mükemmel bir doğa kasabası.
Cumbalı, renkli evleri, doğası, tertemiz sokak ve parkları ile her köşesi tablo yapılacak, fotoğrafı çekilecek güzellikler sunuyor. Birbirinden güzel osmanlı evleriyle, güleryüzlü Taraklı insanı şehir karmaşasından sıkılmış misafirlerini bekliyor.
Denizden 800 metre yükseklikteki Taraklı'nın rutubetsiz, sağlam, temiz havasında, betona yenik düşmemiş, odun kokulu daracık sokaklarında yapılan yürüyüş ise, bambaşka duygu ve zevk veriyor...
Çevresi ormanlarla çevrili, Tarihi Kurşun Camii, yatırları, Osmanlı hamamlarıyla bütünleşmiş tarihi kasaba evleri insana güzelliklerle dolu anlar yaşatıyor.
100 ila 300 yıllık evlerin süslediği Taraklı'nın Osmangazi tarafından alınışından bu yana, halk tahtadan tarak ve kaşık yapımıyla uğraşmış. ilçeye isminin veren tarak yapımına çoktan son verilse de, ağaç oyma el işlerine devam ediliyor.
4200 nüfuslu küçük bir emekli kasabası Taraklı. İstanbul’a yaklaşık 2 saatlik bir mesafede. Adeta minyatür bir Osmanlı kasabası. Öylesine koruyabilmiş kendisini. Yüksekçe bir tepenin eteğine kuruluvermiş. Bu da müthiş güzellik katmış Taraklı’ya. Birçok Alternatif spor çeşidine uygun mekanlara sahip. Küçük bir kapalı kutu gibi uzun seneler açılmayı beklemiş sanki. Ama bu günlerde bir hayli hareketli. Bu güzellikler araştırılıp incelenmiş, küçük küçük projelendirilmiş ve ellerindeki değerin farkında olan insanlar tarafından sunulmaya başlanmış. Biz de anlatalım istedik dilimizin döndüğünce. Ola ki yolunuzu düşürüp görmek istersiniz diye.
Taraklı tarihini araştırmak isteyen Taraklı’lar, epeyce yazılı kaynaklara ulaşmışlar. Aşık Paşazade tarihinden, Hammer’in Osmanlı Devleti Tarihi, Evliya Çelebi’den, Cumhuriyet dönemi yayınlara kadar pek çok yazılı kaynakta geçmiş Taraklı. Hititler, Frigler, Bitinya’lılar ve Bizans İmparatorluğu Taraklı’da yaşamış devletlerden. Yazılı kaynaklarda, çevresindeki değerli ormanlardan, bol sulu kaynaklarından da bahsediliyor.
Taraklı adının, şimşir ağacından veya manda boynuzundan yapılan taraklardan geldiği görülüyor. Tarak haricinde kaşıkçılık da uzun yıllardan beri yapılıyormuş. Hatta 1900’lü yıllarda Taraklı kaşıkları Paris’te sergilenmişler. Dokumacılık ve ipekböcekçiliği de eskilerde yapılan işlerden.
Buram buram tarih kokuyor ve muhteşem bir doğaya sahip Taraklı. Yaklaşık 300 adet ahşap bina var, 91 tanesi tescilli. Yavuz Sultan Selim’in Ridaniye Seferi sırasında Taraklı’da kışlayan Veziri Yunus Paşa tarafından 1516 yıllarında yapıldığı sanılan bir cami bütün orijinalliğiyle duruyor. Tepenin hemen eteğine kurulmuş. Altından geçirilen termal bir suyla o devirlerde yerden ısıtma sistemiyle caminin ısıtılması sağlanmış. Hemen aşağıda bulunan o yıllardan kalma hamam , sayısız tamiratlarla orijinal halinden biraz farklı ama muhteşem ahşap evler bu görüntüyü kamufle etmesini becermiş. Yüzlerce yıl önceki halini koruyabilmiş bir de arastası var. Görülmeye değer. Toplam sekiz adet kültür ve tabiat varlığına sahip. Çevresi 10,5 metre genişliğinde yaklaşık 500-550 yaşında bir çınar ağacı, camisi, hamamı, kale, han ve çeşmeden oluşmaktadır.
Fenerli ev ve Çakırlar Konakları sivil mimarisindeki en güzel iki örnek. Taraklı’ya gittiğinizde hayran olacaksınız. İki Çakırlar Konakları da, Sakarya Valiliğince “Konukevi” yapılmak üzere restore edilmeye başlanmış. Ama sıradan bir restorasyon olmayacak bu çalışma. Konağın içini betonlaştırıp, dışarıdan ahşap giydirme yapmayacaklar. Taraklı’lılar 300 evin de ruhu ile yaşamalarını istiyor. Biz senelerce arka planda kalıp yoksulluk çektik ama şimdi elimizdeki zenginliğin farkındayız, ve onun gelecek nesillere ulaşmasını sağlayacağız diyorlar. Bütün bu evler nefes alıyor ve biz onların betona gömülerek ölmelerine izin vermeyeceğiz diye de ekliyorlar. Bu amaçla, eski ahşap ustalarının çocuklarını, torunlarını toplayıp bu konuda olabildiğince hünerli kılmaya çalışıyorlar. Ahşap aslına uygun kullanılıyor, dolgu malzemesi olarak da özgün malzemelerden yararlanılıyor. kerpiç ve bağdadi malzemeleri, şıma veya horasan harç kullanılıyor, giyotin pencereler bezir yağıyla ovuluyor. Beton, çimento, yağlı boya, Taraklı evlerinden uzak duracak. Osmanlı’nın ahşap konakları, mağrur ama mütevazi, duygu yüklü, büyükşehirlerden gelen yorgun konuklarını ağırlayacaklar.
Taraklı’nın küçük bir kapalı kutu ve saklı bir kent olması, 1950’li yıllarda Devlet Kara Yolu’nun Bolu’dan geçmesinden kaynaklanmış. Öncelerde 10.000 nüfuslu Taraklı, sanayinin de gelişmesi ve el işçiliğinin geri plana atılmasıyla iyice küçülmüş, içine kapanıp çevredeki büyük illere göç vermeye başlamış. Her ne kadar zaman zaman ormanın yakılmasıyla ekime uygun tarlalar elde edilmişse de doğası bozulmamış, ilişkiler yozlaşmamış, bu sevimli ve küçük ilçe hala dışarıdan gelen insanları “Tanrı misafiri” anlayışıyla karşılama törelerini yitirmemiş. Taraklı Belediye Başkanı Sayın Tacettin Özkaraman Taraklı’yı, “Kültür, doğa ve sağlık turizminin yeni adresi“ olarak özetliyor. Taraklı ile ilgili gelecek günler için inançlılar, elerindeki değerin farkındalar çünkü. Hemen yanı başımızda bir dinginlik mekanı olsun Taraklı, yorgun bedenlerimize enerji, bezgin ruhlarımıza canlılık katsın.
En son asi_sakaryali tarafından Paz 01 Haz. 2008, 5:06 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi