HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN DÜŞÜNME ANLAMA VE ÖĞRENME ÖZELLİKLERİ-DEVAMI FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN DÜŞÜNME ANLAMA VE ÖĞRENME ÖZELLİKLERİ-DEVAMI FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


      OTİSTİK ÇOCUKLARIN DÜŞÜNME ANLAMA VE ÖĞRENME ÖZELLİKLERİ-DEVAMI

      Hande(NURİCAN'ın annesi)
      Hande(NURİCAN'ın annesi)
      Tecrübeli
      Tecrübeli


      Kayıt tarihi : 20/04/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 370
      Burç Sembolü : Başak / 24 Ağustos - 23 Eylül
      Mesleği : NURİCANIN ANNESİYİM
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : MESLEK LİSESİ
      Yaşadığı Şehir / Ülke : BURSA
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 7
      Rep Puanı Rep Puanı : 11

      OTİSTİK ÇOCUKLARIN DÜŞÜNME ANLAMA VE ÖĞRENME ÖZELLİKLERİ-DEVAMI Empty OTİSTİK ÇOCUKLARIN DÜŞÜNME ANLAMA VE ÖĞRENME ÖZELLİKLERİ-DEVAMI

      Mesaj tarafından Hande(NURİCAN'ın annesi) Salı 03 Haz. 2008, 12:48 pm

      Öğrendikleri bir beceri ya da davranışı genelde bir durumda öğrenir ve
      bunu başka durumlara genelleyemezler. Örneğin merdiven basamaklarını
      çıkarken 10 kadar sayan bir çocuk masanın üzerine konan oyuncakları
      sayamayabilir. Öğrendiği bir beceriyi farklı materyallerle, farklı
      ortamlarla ve farklı kişilerle çalıştıkça bu beceriyi genellemeyi
      öğrenir. Genelleme sürecine ulaştıktan sonra gereksinim duyduğunda bu
      beceriyi kullanabilir. Pek çok otistik çocuk annesiyle iletişiminde
      kullandığı bazı kelimeleri bir başkası ile iletişimde kullanmaz. Okulda
      çok iyi yaptığı eşleştirmeyi evde yapmaz. Bu nedenle bazı beceriler
      ağır otistik özellikleri olan çocuklarda her ortamda, herkesle, her durumda
      ve her materyalle denerek çok uzun bir sürede ve çok tekrarla
      kazanılabilirler.Bu özelliklerin bazıları, hatta birçoğu öğrenme
      güçlüğü, zihinsel yetersizlik gösteren bireylerde de görülmektedir.
      Ancak otistik özellikleri olanlarda, hepsinin bir arada ve karşılıklı
      etkileşim içinde olması anlaşılması daha güç ve karmaşık sorunlara yol
      açmaktadır. Anlama, Düşünme, Öğrenme Özelliklerini Etkileyen Diğer
      Etkenler: Becerilerin Gelişim Alanlarına Göre Farklılıklar Göstermesi:
      Normal çocuklarda her gelişim alanındaki beceri düzeyi birbirine yakındır.
      Oysa otistik birey bir alanda "yetenek adacığı", ama diğer pek çok alanda
      yaşının çok altında beceri düzeyine sahip olabilir. Örneğin arabaların
      markalarını, modellerini tanıma konusunda son derece başarılı olurken,
      araba resmi çizemeyebilir veya sabah ne yediğini hatırlamayabilir. Temel pek
      çok kavramı öğrenmekte güçlük çekerken, okumada çok iyi olabilir.
      Otistik çocukların gelişim alanlarındaki bu çok büyük farklılıklar
      eğitimin içeriğini, niteliğini etkiler.Taklit, Model Almada Yetersizlik:
      Normal bir çocuğun çevresindeki kişileri gözlemleyerek ve taklit ederek
      öğrendiği pek çok beceri, by by yapma, el yıkama vb otistik çocuk için
      özel olarak öğretilmesi gereken becerilerdir. Otistik birey çevresindeki
      kişilerden çok nesnelere ilgi duyar, bu nedenle insanların davranışlarına
      dikkat etmez. Bu davranışlar onun için anlamlı olmadığından onları
      taklit etmez. Bu nedenle diğer çocukların kendiliğinden, çevresindeki
      kişileri gözlemleyerek, taklit ederek öğrendiği pek çok beceriyi, otistik
      çocukların eğitimle öğrenmeleri gerekir.Merak duygusunun olmayışı ve
      öğrenmeye yönelik motivasyonda yetersizlik:
      Merak duydukları alanlar, ilgileri son derece sınırlıdır. Bir veya birkaç
      alanla ilgili motivasyonları ve konsantrasyonları yüksektir. Ancak,
      ilgilendikleri alan dışında bir etkinliğe yönlendirildiklerinde, bir şey
      yapmaları istendiğinde yapmak istemezler ve çoğu zaman direnç gösterirler.
      İlgi alanlarının sınırlılığı nedeniyle öğrendikleri de
      sınırlıdır. Çevrelerinde olup bitene ilgisizlikleri, öğrenmeye yönelik
      motivasyonlarının olmayışları, nasıl bir öğrenme stratejisi belirlememiz
      gerektiğini etkileyen temel faktörlerdendir.Bellek Mekanizmasındaki
      Farlılıklar:
      İlgi duydukları konuları öğrenmelerindeki hız ve ezberledikleri
      sayıların, isimlerin, metinlerin, şarkıların vb çokluğu şaşırtıcı
      düzeyde olabilir. Ancak bu ezbere bildikleri bilginin ne anlama geldiğini ve
      içeriğini kavrama konusunda güçlüklere sahiptirler.
      Yapılan bellek
      çalışmalarında, bir sayı veya sözcük dizisini ezberleyen otistik
      çocukların bunları aynı sırada hatırladıkları, normal çocukların ise
      ezberlenenler arasındaki ilişkiyi kurarak hatırladıkları belirlenmiştir.
      Bu ise, otistiklerin öğrenilecek bilgiyi birbiriyle ilişkisi olan bir
      bütünün parçaları olarak değil, ayrı ayrı/ kopuk bilgiler olarak
      algıladıklarını ve böyle öğrendiklerini; öğrendikleri sırada
      hatırladıklarını yani kodlama yetersizliği gösterdikleri anlamına
      gelmektedir. Bilgileri, birbirleriyle ilişkisiz parçalar halinde öğrenmeleri
      nedeniyle anlamını kavramakta yetersiz kalırlar. Örneğin "yağmur yağdı,
      şemsiyeni aç" cümlesini ilişkisiz dört ayrı kelime olarak bellerler ve
      size aynen tekrar edebilirler. Ancak "neden şemsiyeni açtın?" sorusuna cevap
      veremezler. Çünkü yağmur yağması ile şemsiye açılması arasındaki
      bağlantıyı kuramamış, sadece arka arkaya gelen bir dizi kelime olarak
      öğrenmiş ve tekrar etmişlerdir.Katı Ve Tekrarlayıcı Davranışlar:
      Otistik bireyler aynı şeyleri takıntılı bir şekilde tekrar tekrar
      yapmaktan hoşlanırlar. Bu nedenle öğrendiklerini, yeni ve biraz farklı bir
      duruma transfer etmekte güçlük çekerler. Masada öğrendikleri bir beceriyi
      yerde oturunca veya başka odaya gidince yapamayabilirler. Çubuklarla 10'a
      kadar sayabilirken, toplarla sayamayabilirler. İşte bu aynılığı koruma
      isteği, davranışlardaki katılık ve tekrarcılık hem yeni şeyleri
      öğrenmelerini zorlaştırır, hem de öğrendiklerini yeni durumlara
      uygulamada/genellemede sorunlara yol açar.Oyun Azlığı Veya Tekdüze Oyunlar:
      Bir etkinliği, oyunu, bir oyuncağı hep aynı biçimde oynamaktan
      hoşlanırlar veya hiçbir oyuncakla ilgilenmeyip etrafta amaçsızca
      dolaşabilirler Yap-bozlar, legolar gibi takılıp çıkarılıp, dizilen
      oyuncaklarla tekdüze oyunlar oynarlar. Ya da oyuncaklarla ağza sokma, atma,
      bir yere vurma gibi amacına uygun olmayan bir şekilde oynarlar. Bu nedenle
      oyunla öğrenecekleri, keşfedecekleri pek çok beceriyi kazanmakta zorluk
      çekerler. Özellikle oyun taklidi ile kazanacakları, geliştirecekleri
      becerileri, kavramları kazanamazlar. Örneğin kendilerinin yalnızca üst
      üste dizdikleri küplerle yol, köprü, ev yapan birini taklit ederekaynı
      şeyleri yapamazlar. Bu nedenle yeni, daha gelişmiş oyunları, oyuna katılıp
      diğer insanları taklit etmedikleri için öğrenemezler. Ya da yeni şeyler
      deneme yerine, hep aynı şekilde oynadıkları için deneme yanılma yoluyla,
      yeni oyunlar geliştiremezler. Bir ayakkabı kutusunu garaj olarak kullanmak
      gibi, yaratıcı, hayali oyunlar oynayamadıkları için, ilişkilendirme, akıl
      yürütme gibi bilişsel beceri gelişimleri ve oyunla öğrenmeleri
      sınırlıdır.Duyusal/Algısal Farklılıklar:
      Otistik özellikleri olan bireylerin görme, işitme, dokunma, tatma, koklama,
      hareket ve acıyı hissetme duyularında işlemleme farklılıkları vardır. Bu
      nedenle tuhaf sesleri dinlemek, dönen bir nesneyi seyretmek, titreşimleri
      duymak için cisimlere yanağını dayamak, kendini dolapla duvar arasına
      sıkıştırmak, acı verebilecek bir çarpmadan rahatsız olmamak, tuhaf
      yiyecekleri tercih etmek vb. gibi farklı duyusal tepkileri vardır.
      Otistiklerin uyaranlara yönelik farklı duyusal tepkileri, öğrenme
      biçimlerini etkiler.Aşırı Anksiyete (kaygı):
      Otistik bireyler çoğunlukla aşırı anksiyete (kaygı), ajitasyon
      gösterirler. Bu davranışlarının çevrelerinde ne olup bittiğinin
      anlaşılamaması, kendilerinden ne beklendiğinin anlaşılamaması ile ilgili
      olduğu düşünülmektedir.
      . Otistik bireyler bulundukları ortamda, gürültü,
      düzensizlik olduğunda, beklemek gereken durumlarda, yanlış yapan birinin
      olduğu durumlarda, "hayır" dendiğinde, bir eşya kaybettiklerinde ve
      engellenmeye yönelik toleranslarının düşük olması nedeniyle,
      engellendiklerinde stres yaşarlar; bağırma, kendine veya başkasına yönelik
      saldırganlık, stereotipik hareketler vb yaparlar. Eğitim sürecinde
      alıştıkları dışında, yeni davranışlara yönlendirildikçe kaygılı,
      endişeli ve ajite olurlar.Yukarıda birinci ve ikinci bölümde anlatılan
      anlama, düşünme ve öğrenme özelliklerini belirleyen üç temel faktör
      ise; zihinsel yeteneğin düzeyi (zeka kapasitesi), otizmin derecesi ve dil
      becerilerinin düzeyidir.Zihinsel yeteneğin Düzeyi:
      Otistik bireylerin % 10- 15′i normal ve normal üstü zeka, % 25-35′i
      sınır zeka ile hafif zeka geriliği, geriye kalanlar ise orta ve ağır
      düzeyde zeka geriliği grubundandır. Zeka kapasitesi, NEYİ, NE KADAR?
      öğreneceğimizi belirler. Zeka kapasitesi bireyin sembolik, kavramsal bilgiyi
      kazanabilme düzeyini, yani algılama, akıl yürütme, belleme, hatırlama gibi
      bilişsel süreçlerindeki kapasiteyi, NE KADAR öğrenebileceğini belirleyen
      temel faktördür.Otizmin Derecesi:
      Otizm, hafif otistik davranış özelliklerinden, ağır otistik özelliklere
      kadar geniş bir yelpazedir. Otistik özelliklerin düzeyi, birinci bölümde
      anlatılan algılama, anlama, akıl yürütme, belleme, hatırlama gibi
      bilişsel süreçlerin NASIL işleyeceğini ve NASIL öğreneceğini etkiler.
      Otistik bireyler bilgiyi "normal"lere göre farklı bir bilgi işleme
      sürecinden geçirirler.Dil Becerileri:
      Nasıl düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi anlatmanın aracı olan sözel
      dildeki ve konuşmanın/iletişimin diğer formları olan yüz ifadeleri,
      mimikler ve beden dilindeki güçlükler otistik bireyi diğerlerinden ayıran
      temel özelliklerdendir. Alıcı dil düzeyi, eğitimde kullanılacak dil
      düzeyini, ifade edici dil düzeyi kendini ifade edebilme, sözel iletişimi
      eğitimde kullanabilme kapasitesini etkiler. Her bireyin bu alandaki
      güçlüğünün derecesi anlama, düşünme ve öğrenme düzeyini etkiler.
      Her otistik çocuğun zeka düzeyi, otizminin derecesi ve dil düzeyi
      farklıdır. Bu nedenle, bu üç faktörün etkileşimi ve dengesi her bir
      bireyin nasıl düşüneceğini ve öğreneceğini etkiler. Zihinsel kapasitesi
      normal ve normal üstü çocuklar kavramsal /bilişsel becerileri öğrenme
      konusunda daha az zorluk yaşarlar, otistik özellikleri daha hafif çocuklar
      sosyal becerileri ve dilin iletişim amaçlı kullanımını daha kolay
      kazanırlar. Bu nedenle zeka düzeyi 70 ve üzeri olan, otistik özellikleri
      hafif (değişikliklere karşı dirençleri çabuk kırılan, agresif
      davranışları olmayan, stereotipik davranışları sosyal bir ortamı
      bozmayacak düzeyde olan ve sınırlı da olsa sosyal etkileşime giren) yüksek
      işlevli otistikler eğitimden maksimum düzeyde yararlanırlar, okul
      yıllarında çoğu formal eğitim sürecine adapte olabilirler. Çok hafif
      otistik özellikleri olan ancak daha ağır derece zihinsel yetersizliği olan
      çocuklar sosyal beceriler konusunda iyi düzeye ulaşarak arkadaşlık
      becerilerini geliştirebilirken, bilişsel alanda soyut kavramları ve akademik
      becerileri öğrenme düzeyine ulaşamazlar. Hem ağır otistik özellikleri
      olan hem de ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan çocuklar özbakım
      becerileri gibi temel günlük yaşam becerilerini iyi bir eğitimle
      kazanabilirler.
      Otistik özellikleri olan çocuklarla çalışan meslek
      elemanlarının ve ailelerinin eğitim sürecinde ve günlük yaşam içindeki
      tüm iletişimlerinde bu özellikleri hatırlamaları, "çocuğu daha iyi
      anlamalarında" ve sorun olarak algıladıkları pek çok davranışı
      sonlandırmalarında yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra, farklı
      özellikleri nedeniyle öğrenme güçlüğü/yetersizliği yaşayan çocuklar
      için kullanılan eğitim programları ve yöntemleri yerine otizmin doğasına
      uygun geliştirilmiş programların kullanılmasının daha etkili olacağı
      açıktır. Kaynak: Çoluk Çocuk Dergisi / Aralık 2005 / Sayı 55 /

        Similar topics

        -

        Forum Saati Perş. 28 Mart 2024, 6:20 pm