HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

Hz.Hamza'nın Ciğerini Yiyen Kadın Nasıl Sahabi Oldu FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

Hz.Hamza'nın Ciğerini Yiyen Kadın Nasıl Sahabi Oldu FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


      Hz.Hamza'nın Ciğerini Yiyen Kadın Nasıl Sahabi Oldu

      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      Hz.Hamza'nın Ciğerini Yiyen Kadın Nasıl Sahabi Oldu Empty Hz.Hamza'nın Ciğerini Yiyen Kadın Nasıl Sahabi Oldu

      Mesaj tarafından reco_54 C.tesi 28 Haz. 2008, 8:17 am

      Müslüman olan kardeşi Ebû Huzeyfe, Bedir savaşında babasını mübârezeye karşılıklı çarpışmaya davet etti. Bunu duyan Hind çok hiddetlendi ve kardeşini bir şiir ile hicvetti. Bedir savaşının sonuçları Mekke halkına ulaştığında, müşrikler sanki yıldırım çarpmışa döndüler.
      Müşriklerin içinde can evinden vurulan birisi daha vardı: Hind!.. Çünkü o, bu savaşta, babası Utbe bin Rebîa'yı, amcası Şeybe'yi, ve kardeşi Velid'i kaybetmişti. Bu hadiseyle Müslümanlara karşı olan nefreti bir kat daha artan Hind, yakınlarının intikamını alıncaya kadar, "gülmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve eşiyle beraber olmayacağına" yemin etti.
      Ve o günden sonra her fırsatta müşrikleri, Allah Rasûlü ile savaşa kışkırttı. Bu arada mızrak atıcılığında eşsiz bir usta olan köle Vahşî bin Harb'in mehdini o da duymuştu. Herkes Vahşi'nin ardından koşarak, kendi intikamını alması karşılığında ona çeşitli vaadlerde bulunuyordu. Hind de bizzat Vahşî'ye giderek, can düşmanı olarak gördüğü Hazret-i Hamza'yı öldürmesi halinde, kendisini âzâd ettireceğini ve ona ağırlığı kadar kıymetli eşya vereceğini vaad etti.

      İnsan ciğeri yiyen kadın
      Bedir savaşının intikamını almak için yapılan Uhud savaşına, Kureyş'in lideri olan kocası Ebû Süfyân'la birlikte Hind de katıldı. Savaş öncesinde ve savaş esnasında şiirler söyleyerek, defler çalıyor, diğer Kureyşli kadınlarla birlikte orduyu savaşa teşvîk ve tahrik ediyordu. Hind'in gözü dönmüş, intikam ve kan gözünü bürümüştü.
      Müslümanlar savaşın başlangıcında büyük bir üstünlük elde ettiler. Düşman safları bozuldu ve müşrikler kaçmaya başladılar. Ancak müslümanların arka cephesini koruyan dağdaki okçuların, "savaşı kazandık" diye yerlerini terk etmesi üzerine harbin tâlihi değişti. Oysa ne olursa olsun yerlerinde kalmaları için emr-i Peygamberî vardı. Bir anlık itaatsizlik ve teslimiyetsizlik mü'minlerin saflarında ağır kayıplara ve kargaşaya sebep oldu. Hazret-i Hamza'yı öldürmek için fırsat kollayan Vahşî bu karışıklık ânını kaçırmadı. Nihayet beklediği fırsatı yakalayınca, uzaktan attığı mızrakla Hazret-i Hamza'yı şehid etti. Bununla da yetinmeyen Vahşi, efendisi Hind'i memnûn edebilmek için, Hazret-i Hamza'nın ciğerini söküp Hind'e götürdü. O ânı sabırsızlıkla bekleyen Hind, Hazret-i Hamza'nın ciğerini avuçları içinde görünce çiğ çiğ yemeye başladı. Midesi dahî buna tahammül edememiş, istifra etmişse de, kini bir türlü teskîn olmuyordu. Bu vahşeti sebebiyle kendisine, "âkiletu'l-ekbât: ciğer yiyen kadın" lakabı verildi. Bu kadarla da yetinmeyen Hind, Hazret-i Hamza'nın cesedi başına gitti ve bu sefer mübârek şehidin diğer uzuvlarını da kesip kendisine gerdanlık ve halhal yaptı. Ona hayret ve dehşetle bakan diğer müşrike kadınlara da:
      "-Ne duruyorsunuz siz de bulduğunuz diğer müslüman şehitlere böyle yapsanıza." diyerek onları da aynı melanete teşvik etti.


      Allah'ın Rasûlü ile karşı karşıya...
      Hind'in bu İslam düşmanlığı Mekke'nin Fethi'ne kadar devam etti. Kocası Ebû Süfyân, Mekke Fethi'nden önce Peygamberimizle konuşarak Müslüman olmuştu.
      Kocasının Müslüman olduğunu duyan Hind, Ebû Süfyan'ın sakalına yapıştı ve onu öldürmek istedi. Ancak daha sonra aniden kendisi de bir karar alarak müslüman olmaya karar verdi.
      Kararını değiştirmesinin ve Müslüman olmasının sebebini soran kocası Ebû Süfyan'a şu cevabı verdi:
      "-Mekke fethedildiği gün, Müslümanlar sabaha kadar Kâbe'de ibâdet ettiler... Kâbe'de, onlar kadar, vakûr ve asîl ibadet yapan kimse görmedim. Bu nasıl bir dindir ki, dün bizim hükmettiklerimiz, hor ve hakîr gördüklerimiz, bugün bize hâkim oldular!.." dedi.
      Hind'in Müslüman olduğunu henüz kimse bilmiyordu. Onun başına kötü bir şey gelmesinden korkan Ebû Süfyân, Rasûlullah'ın yanına itibarlı bir kimse ile gitmesini tavsiye etti. Hind, kocasının bu ikazına uyarak kardeşi Ebû Huzeyfe ile birlikte Peygamber Efendimizin huzûruna çıktı. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, biat için gelen kadınlardan:
      "-Allah'a şirk koşmamak, Peygamber'e itaat etmek, hırsızlık etmemek, zina yapmamak, iftira etmemek ve çocukları öldürmemek.." (Mümtehine, 12) üzere söz aldı.

      Rasûlullah'ın duâsı
      Bu şekilde biat tamamlandıktan sonra Hind, kuş gibi hafiflemişti. Korkuyla geldiği Rasûlullah'ın yanında gönül huzuru içinde ve yeni doğmuş bir insan gibi ayrılıyordu. O âna kadar yeryüzünde en çok kızdığı ve yok olup gitmesi için duâ ettiği Allah'ın Rasûlü ve ailesi gitmiş; yerine dünyada en mes'ut insanlar olması için duâlar ettiği Rasûlullah ve ailesi gelmişti. O sevinçle, evine döner dönmez iki oğlak kesip kızarttı ve cariyesiyle Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize gönderdi.


      "Daha fazla göndermek istediği halde, hayvanlarının hasta ve az olması" özrünü de Peygamber Efendimize ulaştırmasını, cariyesine sıkı sıkı tembih etti.
      Câriyesi, bu durumu Peygamber Efendimize söylediğinde, İki cihan güneşi, Hind'in hayvanları için duâ etti. Bu duâ bereketiyle Hind'in hayvanları öyle arttı ki, sayıları bilinmez oldu.
      Bu hâli gören Hind:
      "-Bu Rasûlullah'ın bereketi! Bizi, İslâm'la şereflendiren Allah'a hamd olsun!" dedi.

      Yermük'teki kahraman kadın
      Peygamber Efendimiz'in vefatından sonra da Hind, o eski yiğitlik ve coşkunluğunu İslam için kullanmaya devam etti.
      Yermük gazâsı çok şiddetli ve kanlı geçen bir harpti. Bu savaşa kocası Ebû Süfyan ile birlikte katılan Hind, savaş boyunca söylemiş olduğu şiirlerle orduyu savaşa teşvik etmiştir. Ordu dağılma emâreleri göstermesine rağmen savaş meydanından uzaklaşmamış, aksine düşmanın üzerine üzerine giderek askerleri teşcî etmiştir. Onun bu kahramanlık ve gözüpekliğini gören diğer kadınlar ve askerler de toplanmış yeni taarruzlarla ordu nihayet zafer kazanmıştır.

      Velhâsıl huysuz, gaddar, zâlim, insan ciğeri dişleyen, lakin zeki, coşkulu, cesur bir kadın olan Hind; hidâyetin nûruyla, İslam'la şereflendikten sonra şahsiyet değiştirmiş, gönlü iman dolu, fedakar, cesur, ince ruhlu, vakarlı bir anne olmuştur.
      Bu güzîde sahabe hanım, hicretin 13. yılında, Hazret-i Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe ile aynı günde vefat etmiştir.
      Allah rahmet eylesin. Âmin.

      Evet islam ne büyük bir nur ne büyük bir ihsan ve Allahtan ne kadar eşsiz bir hediye en azılı insanları bile yola getiriyor böyle bir dine kurban olunmaz da yolunda canlar feda edilmez de ne yapılır.Allah bu eşsiz hediye islamı karanlıkta kalan tüm gönüllere nasip eylesin inşallah ama unutmamalıki siz bir adım atmadan "O" size gelmez...

        Similar topics

        -

        Forum Saati Salı 19 Mart 2024, 4:37 am