HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

kafkasya ve halkları FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

kafkasya ve halkları FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


      kafkasya ve halkları

      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      kafkasya ve halkları Empty kafkasya ve halkları

      Mesaj tarafından reco_54 Paz 30 Ağus. 2009, 4:23 pm

      kafkasya ve halkları 632px-Caucasus-political-tr.svg

      “Türki” Halklar Olarak Çerkesler, Abhazlar, Çeçenler, Dağıstanlılar ve Diğerleri.

      Kafkas dilleri, dolayısıyla bu dilleri konuşan halklar genel olarak üç kategoride ele alınmaktadır. Bunlar: Kafkas (eski Kafkas) dilleri, Hint-Avrupa grubundan olanlar ve Türk kökenli (Ural-Altay) dillerden gelenler. Genel toplam içerisinde Eski Kafkas dil grupları (Çerkesce genel adıyla bilinen Adigece, Kabardeyce, Abhazca, Abazaca, Wubıhca ile Gürcüce, Lazca, Çeçence, İnguşça, Avarca, Lezgice ve diğerleri) % 35, Ural-Altay (Azerice, Karaçayca, Balkarca, Kumıkça, Nogayca ve diğer Türkçe kökenli diller) % 35 ve Hint-Avrupa (Ermenice, Rusça, Ukraynaca, Osetçe, Tatice, Talişçe ve diğerleri) % 28’i oluşturmaktadır. (2) Eski Kafkas halkları iki kuzey bir güney kola ayrılır. Güney kolu, Gürcüler ile onlara akraba kabul edilen Megrelleri, Lazları ve Svanları içine alır (1979 nüfusu 3 milyon 571 bin). Bu gruptan olan halklar daha çok Güney Kafkasların batı bölgelerinde yaşar. İki kuzey kolu oluşturan halklar ise miktar olarak daha az olduğu halde daha çok sayıda farklı etnik gruplardan oluşmaktadır. Bunlardan önde gelenleri Kuban ve Yukarı Terek havzalarında yaşayan Kabardeylar (322 bin), Çeçenler, İnguşlar ve Batlardan oluşan Veynahlar (940 bin), Dağıstan’da yerleşmiş olan Avarlar (483 bin), Davgiler (287 bin), Lezgiler (383 bin) ve Laklar’dan (100 bin) ibarettir.

      Kafkas halklarının % 55.9’u Müslüman ve % 49.6’sı ise Hıristiyan’dır. İslamiyet Kafkaslara sekizinci yüzyılda girmeye başlamış, ancak 17. yüzyıla kadar etkin bir din haline gelmemiştir. Başta farklı Çerkes kavimleri, Çeçenler ve Lezgiler olmak üzere Türklerin dışında bölgede birçok Müslüman etnik grup bulunduğu halde, Müslümanların yarısından çoğunu Türkler oluşturmaktadır. Bununla birlikte gayr-i Türk diğer Müslümanların da önemli ölçüde Türkleştiğini, daha doğrusu Türkçe konuşmamakla birlikte birçok konuda Türkiye ile kader birliği ettiğini, bunun tarihi kökenlerinin yanında günümüzdeki siyasi gerçeklerin de olduğu yukarıda belirtildi. Bununla beraber Müslüman Kafkasların “Türkileşmesi” bir asimilasyon veya baskı politikası sonucu olmayıp, istila döneminin ortak düşmanı Ruslara karşı dayanışma, yardımlaşma ve destek arayışının sosyal ve kültürel boyutlarıyla içselleştirilmesiyle gerçekleşmiştir.

      "Türki" kelimesi ile Kafkaslardaki Karaçay, Balkar, Kumık, Nogay gibi Türk kavimleri değil fakat, Türk kökenli olmadığı halde, ulus olmanın temelini oluşturan bir takım kıstaslar dikkate alındığında birçok Türk kavminden Türkiye'ye ve Türklere daha yakın olan, kendilerini böyle hisseden Eski Kafkas kavimleri Çerkesler, Adigeler, Abhazlar, Çeçenler, İnguşlar, Dağıstanlılar, Lezgiler gibi topluluklar kastedilmektedir. Bu kavimlerin Türkiye ve Türklerle ilgileri dikkate alındığında, bu ilginin yüklediği önemli bir kimlik olgusu görülmektedir ki netice itibariyle diğerlerinden ayırdedici bir isimlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır.


      kafkasya ve halkları Apsny%20Abirak
      abhazya bayragı

      kafkasya ve halkları Harita_abkhazia
      abhazya

      kafkasya ve halkları Adler%20Granitsa
      Psou (Abkhazia)

      TARİHTE ABHAZLAR



      Abhaz halkının tarihi çok eskilere dayanır. Abhaz tarihi Antik Yunan kaynaklarından izlenebilmektedir. Antik Grekler, ayrım yapmadan Doğu Karadeniz kıyılarında yaşayan herkese „COLCHIS“ demişlerdir. Strabo'ya göre M.Ö. 1.yy da Abhazya'nın sınırları bugünkü Pitsunda kentinin bulunduğu yerden, Trabzon'a kadar uzanmaktaydı. Hekataios (M.Ö.500) Heniokhai'yi (Wubıh Yurdu) Abhazya'nın sınırları içinde göstermektedir. Karyanda ise (M.Ö. 500) Akhaioi (Achaenos) olarak belirttiği toplumu ve bölgeyi yine Abhazya ile çakıştırmaktadır.



      Bu yöreler, Ortaçağ başlarında, Bizans İmparatorluğu'nun nüfuz alanı olarak görülmektedir. Dolayısi ile İmparator Justinyanus döneminde Hıristiyanlık dini ile tanışmışlardır. Özellikler Pitsunda yöresi, Abhaz Hıristiyanlığının dini ve kültürel merkezi olmuştur. Bu dönemim Hıristiyan kaynakları ve Ortaçağ Gürcü tarihçileri Abhazların varlığından söz etmektedir. 8. yüzyıl sonlarında Bizans İmparatorluğu'nun gücü azalınca, Abhaz Kralı 2.Leon, Abhazya, Egrisi, Likhe'yi de kendi tacı altında Abhaz Krallığı olarak birleştirmiştir.



      Giderek Abhaz Krallığı bugünkü batı Gürcistan'ı da içine alan bir genişliğe ulaşmıştır. Bu durum 200 yıl sürmüştür. Bu dönem Abhaz Kralı 3.Bagrat’in Gürcü tahtına çikarak iki devleti birleştirdiği tarihe kadar sürmüştür. 790-975 tarihleri arasında „Abhazia“ adı, bütün Gürcistan'a verilen ad olarak kalmıştır. 13.yy'da Moğolların batıya yürüyerek Selçuklu devletini yıkmaları sonucu Gürcistan'ın özellikle doğu ve orta kısmı Moğolların eline geçmiştir. Tiflis yakılıp yıkılmış, Moğol vahşetinden kaçan Gürcüler batıda yoğunlaşmıştır. Bu olaylar sonucu devlet yönetimi çökmüş, devlet, eskiden olduğu gibi yine Abhaz ve Gürcü prenslikleri olarak ikiye bölünmüştür.



      Abhazların Müslüman oluşu



      14. yy'da Mingrel (Laz) Prensi Georgi Dadiani, Abhaz Hanedanı Çaçba’ları kuzeye sıkıştırarak Abhazya-nın güneyini, bugünkü Gal ve Oçamçıra bölgelerini ele geçirmiştir. Bu zaman dilimi içinde sıkışan nüfusun bir kısmı, kuzeydekileri de iterek harekete geçmiş, küçük bir grup Abhaz ile, Abhazya ve Wubıh bölgesi arasında oturanlar, bugünkü Adler, Loov Mitesta (Abazacada Mıtsaşta-ateş yolu) ile Mızımta vadisinden kalkarak ve Kulhor geçitlerinden kuzeye, bugünkü Çerkessk ve Khabardey topraklarına doğru yayılmışlardır. Abhazya topraklarında kalanlar ise, zaman zaman Mingrelya egemenliğine başkaldırarak çatışmalara girmişlerdir. Tam bu sıralarda,16. yy'ın başlarında Osmanlılar, Abhaz Halkı ile İslamiyet'i tanıştırmışlardır.



      1500-1800 arası 300 yıl, Türk-Abhaz ilişkilerinin yoğun yaşandığı dönem olarak tarihte yer almaktadır. Abhazya'da Osmanlı egemenliği, Rus saldırıları sonucu 1810' da sona ermiştir. Bu dönemde Abhaz nüfusunun büyük bir çoğunluğu İslamiyet'i kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren Rus-Abhaz çatışmaları başlamaktadır. Abhaz halkı, Çar yönetimini her fırsatta ayaklanarak kabul etmediğini belirtmiştir.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      kafkasya ve halkları Empty Geri: kafkasya ve halkları

      Mesaj tarafından reco_54 Paz 30 Ağus. 2009, 8:51 pm

      Çerkes Kızının Özellikleri








      Çerkes kızlarının sosyal hayat içerisindeki yerleri başka hiç bir milletin kızlarınınkine benzemez. Doğuda kızlar kapalı örtülü ve hapis, batıda ise güvenli olmayan bir hürriyete sahiptirler. Çerkes kızları ise tam bir özgürlüğe sahiptirler.

      Mr. Longworth gibi kadına bir Avrupalı gözü ile bakan bir kişi bile çerkes kadınlarının özgürlüğünü aşırı bulmuş ve avrupalı kadınların bu derece özgür olmadığını söylemiştir. Mr. J. bell ise "Çerkes kadınlarının tavır ve hareketlerinde İslam dininin etkileri baskındır. Öte yandan çerkes kızları eski Çerkes usüllerine tamamen bağlı olup Avrupanın özellikle yüksek tabakasına mensup kadınlarına tamamen uyuyorlar." yorumunu yapmıştır.

      Gayet doğal olan bu usülün eleştirilecek bir tarafı yoktur. Tüm haklarına egemen, saygı gören her hür kadın için en doğru yol budur. Çerkes kızı evleninceye kadar müstakil bir insan olarak her istediği ile görüşmekte, sosyetelere girmekte serbesttir. Evinde erkeklerin ziyaretini kabul eder, misafire hürmet eder. Bu durumlarda yalnız anne veya babası değil, aile büyüklerinden kimse yanında bulunmaz. Esasen kızın bulunduğu topluluğa anne ve babanın girmemesi usüldendir. Bu nedenle kızı düğünde bulunan baba dans yerinde bulunamaz. Babanın yanında kızın dans etmesi saygısızlık olarak yorumlanır. Aile kıza tam bir güven duyar. Erkeklerle serbest bir biçimde çeşitli ortamlarda bir araya gelmesine engel olmak, onun özgürlüklerine tecavüz olarak kabul edilir. Çerkeslerde kız, şerefini bilir, şahsiyet sahibidir. Kız erkeklere hediyeler verir ve onlardan hediyeler alır. Bu şekilde arkadaşları ile yakın ilişkier kurabilir.

      Çok zeki olan çerkes kızları konuşmalarında gayet zariftir ve ince espriler yaparlar. Hiçbir şart altında aciz duruma düşmeyen delikanlılar için en müşkül durum bu espriler karşısında mahçup ve malup olmamaktır. Sohbetler serbest, çoğunlukla esprili fakat nazik bir havada geçer. Kaba tavır ve sözler sevilmez ve ayıp sayılır. Bu nedenle inceliğe çok özen gösterilir. Çerkes delikanlısı kızlarla rahatca görüşmeyi, onların iltifatlarını almayı bir hak olarak görürler. Konuşmayan, çekingen davranan kızları "Evli misin?" gibi sözlerle eleştirir, hoşnutsuzluklarını belli ederler.

      Çerkes kızlarının yaşayışını yakından bilmeyen bazı Avrupalı yazarlar Çerkes kızlarının kama taşıdığı gibi saçma iftiralarda bulunmuşlardır. Çerkes toplumunda namusunu korumak için bir Çerkes kızının silah taşımasına kesinlikle gerek yoktur. Bir çerkes kızının namusunun lekelendiği görülmüş şey değildir.

      Mr. Longworth Çerkes kızları ile delikanlılarının serbest karışmasından bahsederken "Bundan şüphe edene lanet olsun" demiştir.

      Mr. J. Bell "Çerkes kızları göğüste çapraz gümüş düğmelerle iliklenmiş sıkı mantoları ile, sırma şerit ve gümüş topla süslenmiş taşlarla bir cengaver gibi görünürler. Fakat saldırganlara karşı tek silahları yüksek namuslarıdır. Bu kıyafet içinde saç örgülerinin belden aşağıya kadar uzanması, nazik hareketleri, özellikle uzun boylu kızlara, hakikaten latif cinse mahsus bütün güzelliği verir. Kızlar daima yüzleri açık gezer. Ancak erkek kalabalığına arsızca asla girmezler. Erkeklerle dolu olduğu halde misafir odasına, yaralıya hizmet etmek üzere geldiğini defalarca gördüğüm güzel ve uzun boylu kız, defalarca bana orduda arkadaşlarına karşı askeri bir görev ifa eden ORLEAN KIZLARINI hatırlattı" yorumunu yapmıştır.

      Çerkes kızları da delikanlıları gibi kendini gösterme, daha yüksek dereceye çıkma aşkını taşırlar. Hiç bir konuda geride kalmamaya gayret ederler.

      Kız ailenin en nazlı bir ferdidir. Baba çocukarından yalnız kızlarına yumuşak davranır. Anne bütün şefkat ve dikkatini ona gösterir. Kardeşleri onu taparcasına severler. Aile fertlerinden hiç biri bu aziz misafirin kalbini kırmaz. Kız annesinin bir görev arkadaşıdır. Ona her konuda yardım eder. Dikiş işleri tamamen kıza aittir. Hatta kızı olmayan komşuların dikiş işlerine de yardım eder. İplik eğirmek, şayak dokumak kızın görevlerindendir. Aile fertlerinin elbiselerinin temiz olmaması, yırtık olması, misafir ve oturma odalarının yılda bir kaç defa badana edilmiş olmaması,misafir odası yatak ve takımlarının temiz olmaması kızın şöhret ve kıymetini düşürür. Zira Çerkesler, kızların kıymetini güzelliğine göre değil, ev kadını olabilmek için gösterdiği çabaya göre değerlendirirler. Bu nedenle kızlar tembel ve havai olmamaya, son erece temiz ve faal olmaya mecburdur. Köylü hayatı yaşayan ve çoğunlukla zengin olmayan Çerkeslerin sade ve rahat küçük meskenlerinde görülen ve ruhu okşayan temizlik ve düzen, kadınların yoktan var ettikleri çekici düzenlemelerle ve güzelleştirmelerle takdire değerdir.


      kafkasya ve halkları Cerkez%20kizi

      Çerkeslerde Aile Yaşantısı








      Çerkes aile hayatının şekli, onun felsefe ve değerini incelemiş olan diğer milletlere mensup araştırmacılara, diğer millerlerin yaşayış tarzları ile kıyasladıkları zaman biraz gerip gelir.

      Çerkes aile hayatının temeli 'resmiyet'e dayanır. Çerkesler gerek evlerinde, gerek dışarıda laubliliği, teklifsizliği, nezaket noksanlığını büyüğe karşı saygısızlık olarak yorumlarlar. Nezaket ve saygının hiç bir yerde elden bırakılabileceğine inanmazlar.

      Fakat bu ileri derecedeki saygı ve nezaket ne ailede soğuk bir hayat, ne de bir esaret hissi meydana getirir. Bu resmi ve kibar hayata yabancı olanlar, ondaki inceliklerin güzel sonuçlarını fark ve takdir edemediklerinden "zor ve doğal olmayan" biçiminde yorumlamışlarsa da, güzel ve tabii bir akış takip eder ki, ne kimseyi üzer, ne de sıkar. Aksine laubaliliğin meydana getirmiş olduğu sıkıntı, aileden uzaklaştırarak ailenin mutluluğunu temin eder.

      Çerkesilerin aile hayatında böyle sıkı bir resmiyete riayet etmelerinin bir sebebi deömür boyu, mertçe kibarlığın ayrılmaz bir tümleyicisi olan ciddiyet ve vakarı, aile içinde bile ihmal etmemeleri, mertlik vasıflarına zaaf getirecek hareketlerden uzak kalmaları, nefsi hakimiyetlerini hiç bir nedenle bırakmamaya dikkat etmeleridir. Bu resmi aile hayatında, büyük bir düzen, saygılı bir bağlılık ortamı içinde doğup büyüyen çocuklar için aile hayatı bir fazilet mektebi olur.


      kafkasya ve halkları Karaelli_user_77_img_0061

      kafkasya ve halkları 47c5965c-izm-cerkezler

      Çerkesler'de Aıle ve Akrabalık Sıstemı








      Çerkes aılesı,bır mıkro-cumhurıyet modelıdır.Aılede en büyük otorıte olarak baba cumhurbaşkanı konumundadır.O,aıle bıreylerıyle yüz göz olmaz.Gerekmedıkçe kımseye muhatap olmaz.Gerektığı zamanda görüşme ısteklerını daıma saygı,cıddıyet,nezaket çerçevesınde kabul eder.Aıle reısı olan baba,çocuklarıyla bırlıkte sofraya oturmaz.Ayrı yada konuklarıyla bırlıkte yer.

      Aılenın temel dıreğı konumundakı anne,cumhurıyetın başbakanı gıbıdır.O aılenın bütün sorunlarıyla bır bıçımde ılgılıdır.Çocuklarla,yakın çevreyle ılışkılerı hep o düzenler.Çocukların eğıtımınde temel görev anneye aıttır.Baba bu eğıtım sürecını tamamlayan bır model,bır otorıtedır.

      Çerkesler'de akrabalık anlayışı oldukça genıştır.bır çerkes deyışı "Gen yedı kuşak öteye sıçrar" der.Öyle anlaşılıyor kı ,Çerkesler ınsanın gen harıtasını bılmıyor olsalarda,gerek kendı yaşam pratıklerındekı,gerekse ılışkıde bulunduklkarı dığer toplumlardakı gözlemlere akraba evlılıklerının yol açabıldığı sorunları görmüşler,ve genın bu etkısını tesbıt etmışlerdır.Çerkeslerde soyadları gerçekten soyun adıdır.aynı soyadını taşıyanlar akrabadırlar.Aynı soydan gelenler kan bağı bakımından ne kadar uzak olurlarsa olsunlar bırbırını sayar,gözetırler ve bırbırlerıyle evlenmezler.Çerkeslerde amca,hala,dayı çocuklarının,ıkı akraba dede torunlarının bırbırlerıyle evlendıklerı görülmemıştır.Çerkesler annelerının baba ve anne soylarınıda gözetır ve akraba sayarlar.En önemlı ıkı akrabalık terımı;wunequeş ve blağe'dır.Wunequeş,aynı baba-dede soyundan gelenlerın ,aynı soyadını taşıyanların akrabalık ılışkılerını belırtır.Blağe ıse evlılıklerle edınılen hısımlıklardan kaynaklanan akrabalığı ıfade eder.

      Çerkeslerde &ccedıl;ocuğun kımlığı belırtılırken baba soyu kadar anne soyuda önem taşır.Bırınden söz edılırken fılancanın oğlu/kızı ,fılanların yeğenı bı&ccedıl;ımınde söz edılır.Çocuk üzerınde baba ve baba soyu gıbı,dayı ve dayı soyununda söz ve karar yetkısı vardır.

      "Biz Çerkesler"
      Kafder Yayınlarından-2005

      kafkasya ve halkları P_04109_o

      kafkasya ve halkları Adigebayrak
      cerkez bayragı
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      kafkasya ve halkları Empty dagıstan

      Mesaj tarafından reco_54 Salı 01 Eyl. 2009, 8:34 pm

      kafkasya ve halkları Harita_dagistan
      dagıstan haritası
      Dağıstan (Rusya Federasyonu'na bağlı bir cumhuriyettir. 20 Ocak 1921'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı olarak Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla kuruldu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, Rusya Federasyonu içinde Dağıstan Cumhuriyeti adını aldı.

      Rusya Federasyonu'nun Avrupa'daki kesiminin güneyinde yer alan Dağıstan, Büyük Kafkas Dağları'nın kuzey yamacının en doğu ucundan 50.278 km² bir alanı kaplar. Güney ve batısı Güton dağında 3646 metreye, Bazardyuzu (Pa Dağı'nda da 4480 metreye ulaşan Kafkas Dağları'nın ana doruk hattıyla çevrilidir. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Kalmuk Özerk Cumhuriyeti, batı ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya, güneybatısında Gürcistan ve güneyinde de Azerbaycan yer alır.

      Dağıstan doğudan batıya 200, kuzeyden güneye 400 kilometre kadar bir uzunluğa sahiptir. Başkenti Mahaçkala'dır. Diğer önemli şehirler Derbent, Kızılyar, İzberbaş ve Buynak'tır.


      kafkasya ve halkları 270px-Dagestan

      Dağıstan'ın nüfusu günümüzde(2007 tahmini) 2.950.000'e yaklaşmıştır. Nüfusun çok hızlı artış sürecine girmesi şaşırtıcıdır. Zira ülkedeki Rus ve Dağ Cuhutlar (Yahudi)ı göç etmektedirler. Rusya ve İsrail'e özellikle büyük bir göç olmaktadır. Rusların toplam nüfusa oranı % 4'e düşmüştür. Bu azalmaya karşılık nüfus artış hızının sürmesindeki en önemli sebep, 1990'lı yılların başından beri eski Sovyet toprakları üzerindeki bütün cumhuriyetlere zamanında çoğu ekonomik sebeplerden göçmüş bulunan Dağıstanlılar'ın yeniden kendi ülkelerine geri dönmeleridir. Rusya, Ukrayna ve Orta Asya cumhuriyetleri dağılmayı izleyen yıllardan beri çeşitli sebeplerle onları kendi sınırlarının içlerine çekilmeye zorladılar. Gerçekte Dağıstan; Hazar Denizinin ince kıyı şeridi toprağı dışında pek de verimli olmayan bir ülke. Halkın % 99.9'u okuma yazma bilmekte ve neredeyse tamamı ise 2'den fazla dili en iyi şekilde konuşabilecek şekilde bilmektedir. Dağıstan'ın nüfus artış hızı Rusya Cumhuriyeti genelinde ilk sırada yer almaktadır. Bu artış hızı korunduğu ve ülke dışındaki insanları yurtlarına geri dönmeyi sürdürdükleri takdirde Dağıstan nüfusu 2050 yılında altı milyonu yakalayacaktır. Mahaçkala, Hasavyurt, Buynakski, Kaspiski, Kızılyar, İzberbaş ve Derbent ülkenin önemli şehirlerindendir. Dağistanın kuzeyi ve doğusunda ki düzlük bölgelerde Türki grupların varlığı, ülke geneline egemen olan dağlık ve plato yerleşimlerinde ise Kafkas kökenli etnik gruplar yaşamaktadır.
      kafkasya ve halkları 800px-Flag_of_Dagestan.svg
      dagıstan bayragı

      kafkasya ve halkları 17783

      Rusya'da yayınlanan Novaya İzvestiya gazetesinin haberine göre, Dağıstan Cumhuriyeti'nde son bir hafta içinde emniyet güçlerince üç ayrı kız kaçırma olayının kaydedildi. Evlilik amacıyla gerçekleştirilen benzeri olayların çoğunun ise polise intikal etmeden tatlılıkla sona erdiği belirtildi.

      Dağıstan'da her yıl yüzlerce kızın kaçırılmasının artık normal bir hayat standardı haline geldiğine dikkat çeken gazete, son 8 yıl içinde bölgede 700 kızın kaçırıldığını ve bu olayların yüzde 99'nun evlilik akdiyle sona erdiği ifade edildi. Haberde, İslam dininin kız kaçırmayı yasaklamasına rağmen bu geleneklerinden vazgeçemeyen Dağıstanlı gençlerin, kız kaçırırken bunu cep telefonlarına da kaydettiklerini ve daha sonra bu görüntüleri övgüyle kendi arkadaşlarına izlettikleri belirtildi.



      kafkasya ve halkları Bddece46fe367bf321d35c73a516ea42
      Dağıstan - Sogratl Köyü

      kafkasya ve halkları Cami
      Dağıstan'ın başkenti Mahaçkala'da Türkiye Türklerinin 1990'larda yaptırdığı

      Yusuf Bey Camii.


      kafkasya ve halkları Dugun
      Mahaçkala'da, bir evin abzarında (avlusunda) Kumuk düğünü.

      Bol yiyecek, içecek, müzik ve tabiî lezginka.



      kafkasya ve halkları 702884_13_04_48

      Bursa İli Kemal Paşa İlçesi

      KOŞUBOĞAZI KÖYÜ

      Bursa İli Mustafa Kemal Paşa İlçesine bağlı Koşuboğazı Köyü Dağıstan’dan gelen göçmenler tarafından 1892 yılında kurulmuş.

      Dağıstan’ın Derbent yöresinden Şıh Abdülaziz Efendi önderliğinde Türkiye’ye göç eden atalarımız, bir müddet Kars vilayetinde ikamet etmiş ve daha sonra Bursa yöresine gelerek şimdiki Koşuboğazı köyünü kurmuşlar.

      Atalarımız 1892 yılında 8–10 hane olarak buraya yerleşmişler, daha sonra Dağıstan’dan gelen göçlerle 1900 yılında Köşuboğazı 35–40 hanelik küçük bir köy haline gelmiş.

      Köyden kent’e göçün az oluşu, köy nüfusunun artmasını hızlandırmıştır. Bugün (1996) Koşuboğazı Köyü 500’ü aşkın hane sayısı ve 1700 dolayında nüfusu ile Belde olmaya namzet büyük bir köydür.

      Dağıstan Halklarından Terekeme ya da Karapapak olarak bilinen Koşuboğazı Köyü halkının ayrı bir lisanı yoktur. Ana lisanı öz Türkçedir. Ünlü Ali Elverdi Paşa da bu köylüdür, halen orduda ve memuriyette bulunanların sayısı 40 dolayındadır.

      Başlıca geçim kaynağı ziraat olan Koşuboğazı Köyünde, Tarım Kredi Kooperatifi ve Sebze-Meyve Kooperatifleri mevcuttur. Köyde İlköğretim Okulu ve İmam Hatip Okulu bulunmaktadır.





      http://img2.blogcu.com/images/a/h/h/ahhulgoh/002_1_.jpg
      Denizli İli
      AKKÖY İLÇESİ

      Tarihçe :
      1877–1885 yıllarında Osmanlı – Rus savaşı zamanında Kafkasya'dan bir grup Dağıstanlı Türk göç ederek ilçenin batı kısmında bulunan bölgeye (günümüzdeki adıyla Oğuz Mahallesi) yerleşmiştir. Bu bölgeye zamanın Padişahı Sultan Abdülaziz’in adından esinlenerek Aziziye Mahallesi denilmiştir. Akköy İlçesinin ilk kurucuları Dağıstanlılardır.

      Daha sonra Sultan ll. Abdülhamit zamanında göç eden bir grup Kafkas göçmeni Çerkezler ilçenin doğu kısmına (günümüzdeki adıyla Sami Türel Mahallesi) yerleşmiş ve Sultaniye Mahallesini oluşturmuşlardır. İlçe 1930–1935 yıllarına kadar iki mahalle (Aziziye ve Sultaniye) olarak gelişimini sürdürmüştür. Daha sonra iki mahalle birleşerek Akköy adını almıştır. 1971 yılına kadar köy olan Akköy, 01.06.1971 tarihinde kasaba olmuş ve belediye fiilen göreve başlamıştır. Akköy, 1991 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla ilçe statüsü kazanmıştır.
      Coğrafi Yapı ve Nüfus:
      Denizli'ye 23 km. mesafede olan Akköy kuzeyinde Buldan ve güneydoğusunda Çal, batısında Sarayköy, güneyinde Denizli il merkezi ile çevrilidir.
      2000 nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 2.742, toplam nüfusu 6.461'dir.
      Ekonomik Durum :
      İlçenin turistik bölge olması nedeniyle, geleceğe dönük yatırımlar yapılmaktadır. Kaymakamlık ve belediyenin girişimleriyle ev halıcılığı ve ev pansiyonculuğuna geliştirme faaliyetleri sürdürülmektedir. Ayrıca ilçe halkı tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağlamaktadır. İlçenin iklim özelliğine göre pamuk, buğday, zeytin ve pancar yetiştirilmekte, besicilik de son yıllarda gelişme göstermiştir.
      İlçede sportif faaliyetlere ağırlık verilmekte, geleneksel hale gelen yağlı güreşlerin yanı sıra futbol turnuvası ve masa tenisi turnuvası her yıl düzenlenmektedir.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      kafkasya ve halkları Empty adıgey cumhuriyeti

      Mesaj tarafından reco_54 Salı 01 Eyl. 2009, 8:48 pm

      Adıgeler (Adigece: Адыгэхэр).Avrupa halklarından biri olan Adigeler, Kuzey Kafkasya’nın yerli halklarından biridir. Günümüzde Adıgelerin çoğunluğu, Rusya Federasyonu (RF) içinde bulunan Adıgey Cumhuriyeti (AC) ile Krasnodar Kray'daki yerli halkı oluşturmaktadır.Adıgeler,AC'nin 447.109 (2002) olan toplam nüfusunun % 24.2'sini oluşturur.

      Adıgey (batı) Adıgelerinden ayrı olarak,2002'de 439.470 olan Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti nüfusunun % 11.3'ü de Adıge (Kabardey ve Besleney) asıllıdır ve Karaçay-Çerkesya'daki Adigelere, Rus resmi literatüründe Çerkes denilmektedir.Ayrıca,2002'de 901.494 olan Kabardey-Balkar Cumhuriyeti nüfusunun % 55.3'ünü oluşturan Adıgelere de "Kabardey" denilmektedir.
      Adıgelerin Şapsığ ya da Rus yazılışıyla Şapsug topluluğunun bir bölümü adına 23 Eylül 1924'te Tuapse merkezli olarak Karadeniz kıyısında Şapsığ Ulusal Rayonu kurulmuş, ama Krasnodar krayına bağlı olan bu rayon 24 Mayıs 1945’te kaldırılmış, toprakları da şimdiki Soçi (Saçe) metropolitan alanı ile Tuapse rayonu içine alınmıştır. Buraya "Karadeniz kıyısı Şapsığyası" (Хы1ушъо Шапсыгъэ) özel adı verilmekte olup buradaki Adıgelere de,1999'dan beri RF'de resmen Şapsığ denilmektedir.1864 yılı öncesi bağımsızlık döneminden kalma özgün Şapsığ bayrağı için bk.Mefewud Nartan,Facebook'un Shapsughları,4.06.2008,internet.
      Adıgecenin Şapsığ-Hak'uç lehçesinde günde 24 saat yayın yapan "Nafna" adlı bir internet radyosu İsrail'in Kfar-Kama beldesinde bulunmaktadır.

      Siyasal anlamda Batı Adıgelerinden olan,Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde (2 köy:Vak'ojıle/Вак1ожылэ ve Besleney) ve Krasnodar krayında (2 köy:Kurğoko ve Beçmızey) yaşayan Besleneyler, Adıgecenin doğu kolu olan Kabardeycanın bir lehçesinde konuşurlar (Besleneyıbze ya da Besneyıbze).
      Öte yandan Adıge ya da yanlış okunuşuyla Adige terimi, pek çok dilde Çerkesler olarak bilinen Adıge halkının kendi kendisine verdiği özgün addır. Çerkes terimi,özellikle Türkiye ve ABD'de Kuzey Kafkas halklarını toptan adlandırmak için de kullanılır. Adıgeler, Adigece (Адыгабзэ) olarak adlandırılan, Kuzeybatı Kafkas dillerinden birini konuşurlar (bk.Jineps Gazetesi, Ekim ve Kasım sayıları,"Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti" ve Şapsığe yazıları,İstanbul,2006).
      Adıgeler,RF dışında, çoğu Türkiye'de (1 milyondan çok) olmak üzere Irak,Suriye,Ürdün,İsrail (4.100),Mısır,Sudan, Libya (Mısrat'a yakınında "Kabilet-üs Sirakes"),Kıbrıs,Bulgaristan (1.300;Varna yakınında 4 köy), Kosova,AB ülkeleri (Almanya,Hollanda,Belçika,Fransa,Avusturya,vb),İsviçre,ABD (NewYork,New Jersey, California), Kanada, Avustralya ve 40 kadar değişik ülkede yaşarlar. Bunlar Adıge Diasporasını oluştururlar.[kaynak belirtilmeli]
      2002'de,12 bin dolayındaki Şapsığ nüfusu dışında,RF'deki Adıgelerin toplam sayısı 131.769 olup,bunun 108.115'i de AC'nde idi.Adıge (131.769),Çerkes (60.517) ve Kabartay (519.958) adlarını taşıyan bütün Adıgelerin (Çerkeslerin) RF'deki toplam sayısı 2002'de 712.244

      kafkasya ve halkları Ruveyda_4498407245

      kafkasya ve halkları 114641983

      kafkasya ve halkları Kafkas kafkasya ve halkları 374

      kafkasya ve halkları Kafkas_kulturu_senlikleri

        Similar topics

        -

        Forum Saati Cuma 26 Nis. 2024, 7:24 pm