HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

DUYU  BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

DUYU  BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


      DUYU BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK

      Herkonu Forum Sitesi
      Herkonu Forum Sitesi
      Admin
      Admin


      Kayıt tarihi : 26/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 1543
      Burç Sembolü : Burcunuzun Sembolü Lütfen
      Medeni Durumu : Evli
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler : Söylemediğin sözün hakimi,
      söylediğin sözün mahkumusun.
      ________________________

      Alim konuşuyorsa ; Bilirim susmasını ,
      Zalim konuşuyorsa ; Bilirim susmamasını !
      Cahil konuşuyorsa ; Bilirim susturmasını ,
      Bilmediğim konuda ; Bilirim konuşmamasını..
      _______________________

      Körden DeğiL!! Nankörden,
      YüzSüzden DeğiL!! 2 YüzLüden,
      Tipi Bozuk OLandan DeğiL!! Sütü Bozuk OLandan Kork...
      _______________________

      Ne kimseyi bir Hırs UğRuna Satarım..
      Ne de Kimseye yaLakaLık Yaparım..
      Ben Sadece,
      Bendeki doğruLarı Yaşarım..!.
      Site Puanı Site Puanı : 1337
      Rep Puanı Rep Puanı : 32

      DUYU  BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK Empty DUYU BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK

      Mesaj tarafından Herkonu Forum Sitesi Perş. 15 Ekim 2009, 10:11 pm

      DUYU BÜTÜNLEMESİNİ ANLAMAK

      Duyu bütünlemesi ve duyu bütünleme problemleri ile ilgili temel bilgileri anlamak çok önemlidir. Bir çocuğun gelişiminde normal gelişimi ya da doğa ananın planının nerelerde aksadığını görmek anlamında duyuların önemi büyüktür. Bu nedenle öncelikle duyularımızı tanımakla işe başlayabiliriz.

      Duyular
      Duyu bütünlemesini anlamak için öncelikle duyularımızı anlamak gerekir. Duyularımız bize doğru işlevsellik gösterebilmek için ihtiyacımız olan çevresel bilgiyi verir. Duyularımız vücudumuzun hem içinden hem de dışından gelen bilgiyi alırlar. Yaptığımız her hareket, yediğimiz her lokma, dokunduğumuz her obje bize duyum sağlamaktadır.
      Bazen duyularımız bize çevremizde yolunda gitmeyen şeyler hakkında bilgi verirler. Tehlikede olduğumuzu farkeder ve savunma tepkileri veririz. Çok fazla ya da yanlış türden uyaranlar karşısında geri çekilmek de gayet doğaldır. Mesela boynumuzda bir tarantula gezdiğini hissedersek, “kaç ya da savaş” tepkilerinden birini vereceğimiz aşikardır.
      Bazen de duyularımız bize her şeyin normal gittiği bilgisini verir. Güvende ve tatmin olmuş hissederiz; bu durumu yaratan uyaranları daha çok ararız. Örneğin bir parça çikolatanın tadı bize öyle çok keyif verir ki; durmadan çikolata yemek isteyebiliriz.
      Sıkıldığımız zamansa daha çok uyaran ararız. Örneğin bir beceriyi iyice öğrendikten sonra bir adım ilerisine geçmek isteriz. Patenle ayakta durmayı öğrendikten sonra, figürlerle kaymayı öğrenmek istemek gibi...
      İşini iyi yapabilmek ve uygun tepkiler vermemizi sağlamak için duyularımızın bir işbirliği içinde çalışması gerekmektedir. Beraberce beyne gönderecekleri bilgiyi tasarlayıp, beynin de gelen bilgiyi en iyi şekilde işlemlemesini sağlamaya çalışmalıdırlar. Çünkü beynin işlemlemesi iyi olduğunda biz de iyi işlev göstereceğizdir.

      Uzak Duyular
      Çoğumuzun bilmediği kadar çok sayıda duyumuz vardır. Bir çoğumuz sadece beş duyuya aşinayızdır: Görme, işitme, koku alma, hissetme ve tad alma. Bu duyular uzak duyular olarak adlandırılabilmektedir. Çünkü vücudumuzun dışından gelen, onu dışarıdan etkileyen, dış uyaranlarla ilgili bilgiyi beyne taşımaktadırlar.
      Bizler, uzak duyularımızın bilincindeyizdir ve üzerlerinde bir miktar da kontrolümüz vardır. Mesela kalabalık bir resimde kendi resmimizi seçebiliri, ya da hoş olmayan bir sahne karşısında gözlerimizi kapatıp onu görmemeyi tercih edebiliriz. Olgunlaştıkça beynimiz uzak duyularımızı uzmanlaştırır ve böylelikle etrafımızdaki dünyaya tepki verebiliriz.

      Yakın Duyular
      Duyularımızı düşününce aklımıza ilk olarak uzak duyularımız gelmektedir. Daha az tanıdıklarımız ise yakın ya da gizli duyularımızdır. Çünkü bu duyularımızın bilincinde değilizdir, onları kontrol edemeyiz ya da doğrudan gözlemleyemeyiz.
      Yakın duyularımız hayatta kalmamız için çok gereklidir ve vücudumuzun içinde olup bitenler hakkında tepki ve bilgi vericidirller. Kendilerine ait bir zihinleri vardır. Bu sayede vücudumuzu işler halde tutarlar.
      Uzmanlar, yakın duyularımızı şu şekilde sınıflandırmışlardır:

      •Taktil Duyu: Dokunma ve dokunulmayla ilgili bilgiyi işlemler. Bilgi temel olarak deriden gelir.
      •Vestibüler Duyu: Hareket, yer çekimi ve denge ile ilgili bilgiyi işlemler. Bilgi temel olarak iç kulaktan gelir.
      •Proprioseptif Duyu: Vücut pozisyonu, vücudu mekanda konumlandırma ve vücüt bölümlerinin kontrolü ile ilgili bilgiyi işlemler. Bilgi temel olarak kaslardan, bağ ve eklemlerden gelir.
      Bu iç duyu çok önemlidir. İnsan gelişiminde oldukça temel bir görev üstlenmişlerdir. Sadece bu yakın duyular etkin olarak işlev gördüklerinde çocuk diğer duyularını da dış dünyaya çevirebilecektir.

      DUYU BÜTÜNLEMESİ NEDİR?

      Duyu bütünlemesi günlük hayatta kullanılmak üzere vücudumuzdan ve dış dünyadan gelen bilginin merkezi sinir sistemindeki nörolojik organizasyonu işlemidir. Merkezi sinir sistemi ise sayısız nörondan, omurilik ve beyinden oluşmaktadır.
      Merkezi sinir sisteminin temel görevi duyularımızı birleştirmektir. Sinir sisteminin %80’inden fazlası duyusal girdiyi işlemleme ve organize etme görevindedir. Bu yüzden beynimiz bir duyusal işlemleme makinası olarak da tanımlanabilmektedir.
      Beynimiz etkin olarak gelen duyusal bilgiyi işlemlediğinde uygun ve otomatikleşmiş tepkiler verebiliriz. Çünkü beynimiz duyusal mesajları modüle etme konusunda uzmanlaşmıştır. Modülasyon ise, beynin kendi aktivitesini kontrol etmesini ve bizim aktivite seviyemizi ayarlamasını tanımlayan bir terimdir.
      Aktivite seviyemiz ise zihinsel, fiziksel ve duygusal davranışlarımızda kendini gösterir. Seviyesi yüksek, alçak ya da ortalarda bir yerlerde olabilir. Örneğin bir çocuk ilginç bir fen dersine konsantre olduğunda zihinsel aktivite seviyesi yüksek olabilir. Aynı çocuk, tarih dersinin ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüyorsa o esnada aktivite seviyesi düşük olacaktır. Hareket ettiğinde fiziksel aktivite seviyesi yüksek, uyuduğu sırada ise düşük olacaktır. Tehtid altında ya da heyecanlı hissettiğinde duygusal aktivite seviyesi yüksek; günlük rutinlerini gerçekleştirirken ise düşük olacaktır.
      Modülasyon, merkezi sinir sistemine gelen duyusal bilginin akışını kontrol eder. Beyin tüm duyusal sistemlerimizin düğmelerini açıp kapatarak bunların beraber çalışmalarını ve bizleri “normal” içinde tutmalarını sağlar.
      Her günün her dakikası milyonlarca duyum alırız. Bunların çoğu o anki konumumuzla bağlantılı değildir. Bu yüzden beynimiz bunları inhibe eder.
      İnhibisyon, duygusal girdi ile bunun sebep olduğu davranışsal çıktı arasındaki bağlantıları azaltan nörolojik sürecin adıdır. İnhibisyon iyi ve sağlıklı bir şeydir. O olmadan önemli- önemsiz, tüm uyaranlara ilgimizi yöneltmek zorunda kalırdık. Örneğin, derimize deren havaya ya da adım attığımızda değişen dengeye tepki vermek anlamsızdır. Biz de inhibisyon mekanizması sayesinde bu tip mesajları değerlendirmeye almak zorunda kalmayız.
      Bazı mesajlar bize şimdi anlamsız gelebilir ama bir an için anlamlı gelmiş de olabiliriler. Bu tip mesajlarla karşılaştıkça beynimiz onları otomatik olarak geri çevirir çünkü onlar artık alışılmadık şeyler olmaktan çıkmışlardır. Bu sürecin adı da “habitasyon” (adet haline gelmiş şey) olacaktır.
      Oysa anlamlı mesajlar vardır ve biz onlara dikkat etmek zorundayızdır. Bunların bir kısmı olumlu duyumlar olacaktır. Örneğin, sallanan koltukta ritmik olarak sallanmak gibi... Diğerleri ise negatif duyumlardır: Midemiz bulanana kadar dönmek gibi.. Bu mesajlara fasilitör, yani kolaylaştırıcı adı verilmektedir.
      Fasilitasyon, duyusal girdi ile davranışsal çıktının bağlantısını kontrol eden nörolojik bir süreçtir. Buna göre eğer anlamlı ve faydalı bir şey yapmaktaysak, beynimiz devam et mesajını verecektir.
      İnhibisyon ve fasilitasyon dengeli çalıştığında, bir evreden diğerine problemsiz geçiş yapabiliriz. Evre, burada dikkat derecemize, duygu durmumuza ya da motor tepkilerimize gönderme yapan bir kavramdır. Bu sayede dikkatsizlik halinden uyanıklığa, asık suratlılıktan gülümsemeye, rahatlıktan harekete hazırlığa geçiş yapabiliriz. Modülasyon, hayatımızın her evresinde kendi kendimizi nasıl kontrol ettiğimiz gösteren bir kavramdır.
      Bir örnekle duyu bütünlemesinin nasıl çalışmakta olduğunu inceleyelim. Diyelim ki kanepede oturmuş, günlük gazeteyi inceliyorsunuz. Koltuğun döşemesinin teninize değişini, dışarıdan geçen arabayı ya da ellerinizin pozisyonunu önemsemiyorsunuz. Bu duyusal mesajlar size göre o an konu dışıdır ve cevap vermeye de gerek yoktur.
      Sonra çocuğunuzun yanınıza gelip size “Seni seviyorum!” dediğini düşünelim. Görme, işitme, dokunma, hareket ve vücut pozisyonuyla ilgili tüm duyularınız birdenbire harekete geçer, uyarılırlar. Tüm vücudunuzdaki duyusal alıcılar bu mesajı alırlar ve merkezi sinir sisteminizdeki duyu nöronları sayesinde bu bilgi beyninize gider.
      Bu duyusal mesaj, sizin için konu dışı değildir. Çok kısa bir nörolojik süreç ile beyniniz bu bilgiyi analiz eder, birleştirir ve bütünleştirir.
      Daha sonra, beyniniz motor sinirler ile vücudunuza geri mesajlar gönderir. Bu sayede de bir duyusal- motor tepki oluşturabilirsiniz.
      Tepkiniz, bir kahkaha nın eşlik ettiği bir cümle olabilir: “Ben de seni seviyorum tatlım!”
      Tepkiniz bir duygu ile birlikte, bir ilgi fışkırması şeklinde cereyan edecektir.
      Ayrıca kendinizin ve çocuğunuzun ve çocuğunuzun neree olduğunu bildiğiniz için ona ulaşmanın da ne kadar süreceğini bilirsiniz. Güzel bir kucaklaşma için ne kadar kuvvet uygulamak gerektiğini de hesaplayarak hareki tepkinizi ortaya koyarsınız: Gazetenizi bırakır, çocuğunuza yönelir, kollarınızı açar ve onu kucaklarsınız.

      Duyu Bütünlemesi Sorunsuz İşleyen Çocuk:
      •7 yaşındaki Ayşe, tenefüste arkadaşları ile kaldırımda oturmuş, kart oyunu oynamaktadır. Kaldırımın soğukluğunu önemsemez çünkü oyun daha fazla ilgisini çekmektedir. Elleri üşüdüğü için oyunu iyi oynayamamaktadır, çünkü kartları doğru tutamamaktadır. İlk başarısız olduğunda hayal kırıklığına uğrar. İkincisinde rahatsız olur. Üçüncüsünde ise çok sinirlenir ve ayağa kalkıp “Ben ip atlamaya gidiyorum!” der. Bir kaç dakika ip atlamak onu ısıtır ve sakinleştirir. Tenefüs bitince Ayşe sınıfına döner ve öğle saatine kadar derslerine karşı ilgisini muhafaza eder.
      Duyu Bütünlemesi Bozukluğu Olan Çocuk:
      •7 yaşındaki Fatma da tenefüste kaldırımda oturmuş arkadaşları ile kart oyunu oynamaktadır. Ancak Fatma oyuna bir türlü konsantre olamamaktadır çünkü kaldırımın soğukluğu onu çok rahatsız etmektedir. İlk iki turda biraz sorun yaşar, tekara tekrar dener ancak ellerini bükememektedir. Birden patlar ve bağırır: “Bu oyundan nefret ediyorum!” Ayağa fırlar, kartları tekmeler, bir yandan uzaklaşırken bir yandan da kontrol edilemez şekilde bağırıp ağlar. Günün geri kalanında mutsuzdur, sakinleşip derslerine konsantre olamaz. Ayrıca öğlen yemeği yemeyi de reddeder.


      Merkezi sinir sisteminin hiç bir parçası tek başına çalışmaz. Mesajlar bir bölümden diğerine ileri- geri gidip gelmek zorundadır ki; dokunma görmeyi, görme dengeyi, denge vücut farkındalığını, vücut farkındalığı hareketi, hareket de öğrenmey idestekleyebilsin. Ancak duyusal mesajlar ve motor mesajlar eşgüdümlü olarak girip çıktığında, ihtiyacımız olan şeyleri yapabilme fırsatına sahip olabiliriz.
      Beynimiz duyusal algıyı işlemlemede ne kadar usta ise, davranışsal tepkimiz de o derece etkili olacaktır. Tepkimizin etkisi arttıkça da yeni duyusal mesajları almak ve duyu bütünlemesinin devamlılığını sağlamak için daha fazla geri bildirim edinmiş olacağız.

      Eşgüdümlü Duyu- Motor Tepkilere İki Örnek:
      Korna Çalışı:

      Duyusal Girdi: İşe doğru yürürken, müzik çalarınızdaki şarkıya dalmışsınız. Bir yol ağzına geldiğinizde durup iki yanınıza bakıyor ve yolun, karşıya geçmek için güvenli olduğu kararına varıyorsunuz. Adımınızı atmışken, bir korna sesi duyuyorsunuz. İşitme duyunuz sesle ilgili duyumları alıp, mesajı beyninize yolluyor.
      Nörolojik İşlemleme: Birdenbire müziği duymaz oluyorsunuz. Şimdi beyninizin daha önemli bir ödevi var: Diğer tüm ilişkisiz sesleri filtreleyip, yeni mesajı analiz ederek sesi bir tehlike sinyali olarak değerlendirmek ve kullanılmak üzeregerekli bilgiyi organize etmek.
      Motor Çıktı: Beyniniz en uygun motor tepkiyle nasıl tepki göstermeniz gerektiğini size söyler. Yapmanız gerekeni yapar ve geriye doğru sıçrarsınız.


      Ekşi Erik:
      Duyusal Girdi: Sulu, etli ve tatlı gözüken bir erik alıyorsunuz. Bir ısırıktan sonra fark ediyorsunuz ki tahmininiz yanlış; erik oldukça ekşi. Tat alma duyunuz beyninize bir mesaj gönderiyor.
      Nörolojik İşlemleme: Beyniniz “ekşi” hissini zararlı bir şey olarak değerlendiriyor ve duyusal mesajı, bu şekilde kullanılmak üzere düzenliyor.
      Motor Çıktı: Beyniniz ağsınızdaki kaslara nasıl tepki vereceklerini söylüyor ve lokmanızı tükürüyorsunuz. Bir dahaki sefere daha dikkatli tercihler yapmanız gerektiğini kendinize hatırlatıyorsunuz.

      Genellikle bir çocuk okula gitmeye hazır olana kadar yetkin bir duyusal bütünlemeye sahip olmuş olur. Ancak bu oluşum tek bir seferde gerçekleşmeyecektir. Çocuğun gelişim aşamalarında kendi duyularını inşaa etmesi gibi, duyusal bütünleme de safhalardan meydana gelmektedir.

      Psk. Rana Çepelioğullar

        Similar topics

        -

        Forum Saati Cuma 26 Nis. 2024, 12:30 pm