"Karmaşık olmayan karmalar hayata anlam katar. Karma yapılar toplumları zenginleştirir. Karma duygular da bireyleri".
Bu düşünceler çevremde gölgelendiğim bazı insanların düşünceleri. "Gölgelendiğim" diyorum çünkü onların ışıkları arkalarından vuruyor, aydınlatmıyor yüzlerini. Yüzleri aydın olanlar mutlu insanlardır. Onların yüzleri ise karanlıktır. Sadece aydınlık olduklarını sanıyorlar.
Ne demek mi şimdi bu!
Tema şu ki" mutluluk sadeleşmekle" gelir.
Yani sadelik mutluluk getirir. Matruşka bebekler gibiyiz. Duygularımızı kavramların içine soka soka hislerimizi şoka uğrattık. Bunun paralelinde kişilik kimliklerimizi de ışık hızında değiştirdik.Yok olma pahasına ucuzca! Matruşkalar nasıl küçükten büyüğe nasıl birbirini kapatıyorsa gizleyerek; bizlerde küçüklüğümüzden başlayıp büyüdükçe kimliklerimizi soktuk hünerlice birbirinin içine. Kişiliğimizle saklambaç oynadık ruhumuz ve bedenimiz arasında! Anormalliklerimizi normalleştirmek için "uygarlık" kılıfına soktuk ve çağdaşlaştık böylece.Çağdaşlaşarak ne kadar var olduk acaba? Var olurken ne kadar gerçekten "mutlu" olduk..
Mutluluk nedir ki aslında?
Mutluluk, kirlilerden kurtulmak temize çıkmaktır belki de. Ya da düşünce denizinde derinlerden mercan çıkarmak vurgun yemek pahasına! Yankılanmayı göze alıp yüreklice bağırmak bir zirveden, Ezelden beri hür yaşamak belki de. Bir dört yol ağzından tek yola sapabilmek, kaplumbağa gibi kabuğuna sığınmadan dağların koynuna sokulabilmek usulca! Hayat yamaçlarından uçurumlara düşmeyi göze alıp geçebilmek cesaretlice! Umutlar dibe vurduğunda bile ayaklanabilmek yediveren gül misali. Bu muammalar ve tanımlar sürer gider dünya yörüngesinin yordanamayan yolunda.
Umutlar mutluluğun ışığıdır. Onu güçlendirir. Besler ve sınarlar. Algılananlar alaca ise aydınlatmazlar etraflarını. Alaca düşünceler sel gibi siler önlerine her çıkanı ama telafi etmezler yıktıklarını.
Biz nerede hata yaptık biliyor musunuz?
Alışkanlık ile bilenmiş "keskin" yalan bıçaklarıyla doğradık doğrularımızı hiç acımadan! Gizemlerimizi gizilleştirdik belki ama yinede katıksız-saf düşüncelerimizi kaçak imgelerimize teslim etmeyelim bence. Ruh ve beden arasında köprüler kuralım ki, "mutsuz insanlar sadece kendini mutlu etmek isteyenlerdir" sözünün hakkını verelim mutlu olarak yaşamımızda!
Tuba Kayserili