Ne zaman geçtir yaşam için?
Ne zaman vazgeçmeli hayallerden?
Gerçek ; gerçekleşen midir her zaman?
Ya gerçekleşmesine izin vermediklerimiz!...
Bu cümleler birden dökülüverdi içimde duygularımın baraj kurduğu oluşumda mantık setini delerek çağlarcasına kalemime. Hiç eskiz yapmadan, çizmeden kalbimdeki temiz sayfaları. Ama çizmekte istiyor aslında insan ömrünce aradığı resimleri kalp tualine..
Resimlere çizilirken istenenler, desenlere geçerken düştekiler provasızda yaşamalı bazen... Geçmiş geçmiyor ya her zaman, hani iz bırakır ya acıtarak, aslolan yinede anlık bile olsa duyulan hislerdir yaşamımızda. İnsan yaşamak istiyor hesap vermeden, vazgeçmeden, solumak istiyor ciğerlerini yırtarcasına duygularını. Yaşamda öyle çevreleniyoruz ki, belki de Gothenin dediği gibi çabuk sevip, çabuk unutuyoruz. Tüketici olduk aşklarımızda da...
Tükettiğimiz gerçekte kendimiz olsak da!
Çevrelendiğimiz öğretilmiş çaresizliklerimizle baş başa yaşıyoruz, savaşmıyoruz isteklerimiz için...
İçimizdeki fırtınaları duygu yağmurlarına teslim etmeden durduruyoruz.
Sığınıyoruz sahte güneşlerin limanına...
Kolayı seçiyoruz.
Hayır, insan bu kadar teslim olmamalı sorumluluk duygusunuda...
Abartmamalı.
Bazen umursamamalı köle olmamalı hayat kurallarına.
Yanlış diye silip attıklarımızda acaba ruhumuzun da kaç parçasını mazi çöplüğüne gönderdiğimizi de hiç düşündünüz mü?
Ruhumuzu kırpıp kırpıp biçersek en sonunda yok oluruz unutmayalım bunu.
Nereye kadar başkaları için yaşanır ki?Egoistlik değil bu, yaşamın anlamı.
Birazda kendinizi dinleyin.
Hayatı kucaklarken kendinizi de, duygularınızı da, ruhunuzu da kucağınızdan düşürmeyin...
Davranışlarımızın gölgeleri uzayıp gidiyorsa yaşam yolumuzda ve her şeyin bir sonu varsa bu yolda "sevgi" geldiğinde randevu vermemeliyiz başka bahara...
Bedeli ne olursa olsun duygularımıza karşı dürüst olalım, yaşayalım umarsızca.
Diyet ödenmeden gerçek olmaz zaten aşk.
Zamanında yaşamadıklarımızı başlamadan bitirirken anılarımızı anımsadığımızda anlıyoruz yerlerini.
Gerginliklerimizi daha da germek için inkar gergefinden geçirip stres nakışıyla işliyoruz kalplerimizdeki sevgi kapakçıklarını.
Sonuçta sevgiye de kota koyup, alışkanlıklarımızı ve alıştıklarımızı değerli kılıyoruz.
Alışmak kolay ya ;
alışıyorsun ve bitiyor...
Bunalım yok, acı yok, öfke yok savaş yok...
Gerçekten sevenler alışmaz , sevgilerini hep yaşatırlar her gün büyüterek...
Birden büyüterek değil ama.
Sindire sindire…
Yaşam yolumuzda sevgilerimiz hep "yalın", adımlarımız "cesur" olsun...
Tuba Kayserili