Probiyotiklerin insan sağlığındaki önemi
Prof. Dr. Ahmet AYDIN
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı, Prof. Dr.
www.beslenmebulteni.com besahmet@yahoo.com
Yeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara probiyotik denir (1). Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) ise prebiyotik denir.
Probiyotiklerin tarihi ço eskilere dayanmaktadır. Kitab-ı Mukaddesin Farsça bir versiyonunda Hazreti İbrahimin uzun yaşaması (yüzlerce yıl!) fazla miktarda fermante süt ürünleri (yoğurt, süt, peynir vb) yemesine bağlanmıştır (Genesis, yaradılış, tekvin”18:8). MÖ 76 yılında Roma tarihçisi Plinius ishal tedavisinde fermante süt ürünlerinin kullanılmasını salık vermiştir (2).
1912 Nobel Tıp Ödülünü kazanan Rus bilim adamı Élie Metchnikoff bilim dünyasında probiyotiklerin kaşifi sayılabilir. Metchnikoff yoğurt, kefir ve peynir gibi süt ürünlerinde bulunan asit yapan mikroorganizmaların bağırsaktaki hastalık yapan mikroorganizmaları nötralize ettiğini saptamıştır. Metchnikoff Bulgaristan ve Kafkasya’da yaşayan insanların ederek uzun ömürlü olması probiyotiklerden zengin gıdaların fazla tüketilmesiyle açıklamıştır (3).
Probiyotiklerin özellikleri ve görevleri
Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır. Sayıları 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar. Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan mukozayı koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. Probiyotiklerin çok sayıda görevleri vardır (Tablo 1).
Tablo 1. Probiyotiklerin görevleri
1 Bağışıklık sistemini güçlendirmek.
Yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
2 Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.
3 Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
4 Toksinlerin kan dolaşımına geçmesini engellemek.
5 Besin alerjilerini ve ekzemayı önlemek.
6 Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.
7 Kanseri önlemek.
8 Yaşlanmayı yavaşlatmak.
9 Depresyonu hafifletmek.
10 Otizm bulgularını hafifletmek.
11 İshali önlemek ve tedavi etmek.
12 İdrar yolu iltihaplarını önlemek.
13 Kabızlığı tedavi etmek.
14 Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.
Normal bağırsak florasının gelişimi
Bebek doğum sırasında vajenden gelen probiyotikler (laktobasiller ve bifidobakterler) ile karşılaşır. Bebek anne sütü ile beslendikçe normal flora gelişir. Sezaryen ile doğan bebekler dış ortamda bulunan mikroplar ile karşılaşır ve normal flora oluşamaz. Doğum sonrası ilk kolonize olan floradan sağlıklı floraya geçiş uygun beslenme ortamı yaratılsa bile oldukça zordur (4).
Tedavisi ya da önlenmesinde probiyotiklerin kullanıldığı çeşitli hastalıklar
Enfeksiyöz ishaller
Yapılan çok sayıda çalışma probiyotik yiyeceklerin ishal tedavisinde son derece başarılı olduğunu göstermiştir (5-21). Geleneksel halk tıbbında ishalli kişilere yoğurt ya da kefir verilmesi hala yaygın bir uygulama olarak devam etmektedir. Probiyotikler virüs ishallerinde daha etkili olmakta, dizanteri şeklinde ishalleri fazla etkilememektedir.
Antibiyotik ishali
Oral antibiyotik kullananların yaklaşık %20’sinde bağırsak florasının bozulmasına bağlı olarak ishal gelişmektedir. Etkenler daha çok C. difficile ve K. oxytoca’dır. Probiyotikler antibiyotik ishallerinin önlenmesi ve tedavisinde oldukça başarılıdırlar (22-32).
Uyarılgan (irritabl) bağırsak sendromu
İrritabl bağırsak sendromu 6 ay-4 yaş arasındaki çocuklarda görülen günde 4-10 kez müküslü ve sulu ishal ile özellenen bir bağırsak hareket bozukluğudur. Probiyotikler irritabl bağırsak sendromunda ishali azaltmaktadır (33-34).
Crohn hastalığı- Ülseröz kolit
Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin temel nedeninin bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesinin hastalık yapan mikroorganizma lehine bozulması sonucu gelişen bir reaksiyon olduğu düşünülmektedir. Probiyotikler bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesini kurarak Crohn hastalığı ve ülseröz kolit bulgularını hafifletebilirler (35-39).
Yağ ve protein sindirimi
Süt ürünlerinin içindeki probiyotikler bağırsakta bulunan proteinlerin ve yağların sindirilmesini sağlarlar yani yiyeceklerin hazmını kolaylaştırırlar. Proteinlerin en küçük birimlerine (amino asitler)kadar indirgenmesi (protein hidrolizi) alerjik olayların oluşumunu azaltabilir(40-41).
Kanser ve probiyotikler
Yaygın bir probiyotik kaynağı olarak kullanılan yoğurdun antikanserojenik (kanseri tedavi edici) etkilerinin olabileceği gösterilmiştir (42-43). Başka bir probiyotik olan kefir tümör oluşumunu engellemekte ya da var olanın ilerlemesini azaltmaktadır (44-48).
Göğüs kanseri kadında en çok görülen kanser çeşididir. Yoğurt ve kefir gibi fermante süt ürünlerinin kullanılmasının göğüs kanserini azalttığı gösterilmiştir (49).
Kalın bağırsak (kolon) kanseri gelişmiş ülkelerde en çok görülen tümörler arasında ikinci ya da üçüncü sıradadır. Deneysel ve epidemiyolojik çalışmaların birçoğu probiyotiklerin kolon kanserinden korunmada önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Bir bölüm çalışmada ise böyle bir etki gösterilememiştir(50-52). Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmaları Tablo 2’de gösterilmiştir(53).
Tablo 2. Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmaları
• Mütasyon ve DNA hasarının azalması.
• Kanser oluşumuna yataklık eden enzimlerin (ß-glukuronidaz, nitroredüktaz, azoredüktaz) aktivitelerinin azalması.
• Kanser yapan maddelerin (mutajen) etkisizleştirilmesi.
Kısa zincirli yağ asitlerinin üretiminin artması ve asiditenin artması.
• Kanserli hücre intiharının (apopitoz) hızlanması.
Probiyotiklerin alerji önleyici özellikleri
Probiyotikler bağırsaklardaki koruyucu mukoza bariyerini güçlendirler; böylece bağırsak geçirgenliğini azaltarak alerjik maddelerin kana geçmesini engellerler. Süt proteinleri tripsin ve pepsin enzimleri yerine probiyotik enzimleri ile parçalanır. Bu nedenle mononükleer hücrelerden sitokin sentezini uyarmazlar. Probiyotikler alfa 1-antitripsin ve tümör nekroze edici faktör düzeylerini düşürerek bağırsaktaki iltihabı baskılarlar. Probiyotikler sekretuvar IgA antikor yapımını artırarak mukoza bağışıklığını artırırlar. Probiyotikler inek sütü allerjisi, atopik ekzema ve diğer alerjik hastalıkların proflaksi (korunma) ve tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır (54-59).
İdrar yolu hastalıkları
Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarını azaltırlar(60). Probiyotikler bu özelliklerini aşağıdaki mekanizmalar ile sağlarlar;
a) Vajina pH’sının düşürülmesi.
b) Salgıladıklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleştirmesi.
c) Hastalık yapan bakterilerin mukozaya yapışmasının engellenmesi (yarışmalı inhibisyon).
Bağırsak florasının bozulması ve otoimmün hastalıklar
Normalde bağırsak yüzeyi sık ağlı bir eleğe benzer her maddenin kana geçmesine izin vermez. Normal bağırsak florasını bozulması zararlı bakterilerin ve mantarların üremesine ve probiyotiklerin bağırsak mukozası üzerinde oluşturduğu koruyucu tabakanın ortadan kalkmasına yol açar. Sonuçta bağırsak geçirgenliğini artar ve yeteri kadar sindirilmemiş yiyecek maddeleri ve nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer.
Bağışıklık sistemi yeteri kadar sindirilmemiş protein parçacıklarına karşı aşırı bir şekilde uyarılır.
Bu yabancı protein parçacıklarının bazıları vücudun kendi proteinlerine çok benzer.
Bağışıklık sistemi aşırı uyarıldığı zaman kendinden olanı yabancıdan ayıramaz. Onu tahrip ederken kendinden olanı da tahrip eder. Bu mekanizma çok sayıda otoimmün hastalığa yol açar.
1 Romatoid artrit
Floranın bozularak bağırsak geçirgenliğinde meydana gelen artışın sadece bağırsakta değil bağırsak dışı birçok organda da iltihabi hastalıklara yol açtığı düşünülmektedir.
Yeni tanı almış romatoid artritli hastaların bağırsak florasının normal olmadığı saptanmıştır.
Probiyotiklerden zengin bir diyetin antiromatizmal ilaç ihtiyacını azalttığı, klinik bulguları hafiflettiği gözlenmiştir(61-62).
Otistik çocuklarda bağırsak florası
Otistik çocukların çoğunda bağırsak florası bozulmuştur (63). Bu kişilerde patojen bakteriler, mantarlar ve parazitler aşırı şekilde ürer. Bu patojen mikroorganizmalar yiyeceklerin sindirimini bozarlar ve çeşitli toksinlerin oluşmasına yol açarlar. Sonuçta bağırsak geçirgenliği artar ve kana geçen sindirilmemiş parçalar ve toksinler immün sistemi uyararak beyinde iltihabi bir sürecin başlamasına yol açarlar. Faydalı mikropların oluşturduğu vitamin ve minerallerin azalması da otistik bulgulara katkıda bulunur.
Okzalat taşı
Bağırsaktan emilen okzalat oranının artmasının (>%5) üriner sistemde okzalat taşı oluşmasının temel nedeni olarak düşünülmektedir. Oxalobacter formigenes bağırsakta bulunan okzalatı parçalayarak emilen miktarı azaltırlar. Probiyotik verilen taşlı hastalarda idrardan okzalat atılımının azaldığı gösterilmiştir(64-65).
Kronik hastalıklar-kefir-interferon
Kefirin içinde bulunan sfingomiyelin niteliğinde bir madde beta-interferon miktarını 3-15 kat artırır. Kefir interferon tedavisinin kullanıldığı hastalıklarda (kronik hepatit, mültipl skleroz vb) ucuz ve doğal bir seçenektir(66-68).
Depresyon ve kefir
Kefir hafif bir sinir yatıştırıcı ve depresyon azaltıcıdır. Hafif bir gevşeme ve uyku hali verir. Kefirin depresyonu azaltıcı etkisi triptofan, magnezyum ve kalsiyum gibi mineral ile B kompleks ve C vitamini gibi vitamin içeriğinin yüksek olmasına bağlanmaktadır. Benzer özellikler yoğurtta da mevcuttur(69).
Diyet ile normal bağırsak florası nasıl sağlanır?
Karbohidrattan zengin rafine gıdalar aşırı tüketimi, geleneksel fermante gıdaların az tüketilmesi, çeşitli toksinler antibiyotikler ve sezaryen doğumlar bağısak florasının bozulmasının başlıca nedenleri arasındadır.
Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et, yumurta ve fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, şarap, boza, sirke, tuzlama yiyecekler, bira mayası) gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu artırır.
Probiyotikten en zengin gıdalar anne sütü, yoğurt ve Orta-Asya Türklerinin milli içeceği olan kefirdir. Süt ve yoğurt tüketirken bazı noktalara dikkat edilmelidir(Tablo 3).
Tablo 3. Süt ve yoğurt tüketirken dikkat edilecek noktalar
Pastörizasyon gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder!!
Mümkünse pastörize edilmemiş, fakat temiz günlük mandra sütü tüketilmelidir.
Güveniyorsanız (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz.
Şehirdekiler için en iyi olabilecek seçenek günlük pastörize şişe sütleridir.
Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayınız.
Sadece ekşiyen ve/veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz (bulursanız!!!). Bulamazsanız kendiniz yapın hem daha ucuz hem de çok daha sağlıklıdır.
Prof. Dr. Ahmet AYDIN
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı, Prof. Dr.
www.beslenmebulteni.com besahmet@yahoo.com
Yeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara probiyotik denir (1). Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) ise prebiyotik denir.
Probiyotiklerin tarihi ço eskilere dayanmaktadır. Kitab-ı Mukaddesin Farsça bir versiyonunda Hazreti İbrahimin uzun yaşaması (yüzlerce yıl!) fazla miktarda fermante süt ürünleri (yoğurt, süt, peynir vb) yemesine bağlanmıştır (Genesis, yaradılış, tekvin”18:8). MÖ 76 yılında Roma tarihçisi Plinius ishal tedavisinde fermante süt ürünlerinin kullanılmasını salık vermiştir (2).
1912 Nobel Tıp Ödülünü kazanan Rus bilim adamı Élie Metchnikoff bilim dünyasında probiyotiklerin kaşifi sayılabilir. Metchnikoff yoğurt, kefir ve peynir gibi süt ürünlerinde bulunan asit yapan mikroorganizmaların bağırsaktaki hastalık yapan mikroorganizmaları nötralize ettiğini saptamıştır. Metchnikoff Bulgaristan ve Kafkasya’da yaşayan insanların ederek uzun ömürlü olması probiyotiklerden zengin gıdaların fazla tüketilmesiyle açıklamıştır (3).
Probiyotiklerin özellikleri ve görevleri
Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır. Sayıları 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar. Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan mukozayı koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. Probiyotiklerin çok sayıda görevleri vardır (Tablo 1).
Tablo 1. Probiyotiklerin görevleri
1 Bağışıklık sistemini güçlendirmek.
Yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
2 Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.
3 Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
4 Toksinlerin kan dolaşımına geçmesini engellemek.
5 Besin alerjilerini ve ekzemayı önlemek.
6 Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.
7 Kanseri önlemek.
8 Yaşlanmayı yavaşlatmak.
9 Depresyonu hafifletmek.
10 Otizm bulgularını hafifletmek.
11 İshali önlemek ve tedavi etmek.
12 İdrar yolu iltihaplarını önlemek.
13 Kabızlığı tedavi etmek.
14 Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.
Normal bağırsak florasının gelişimi
Bebek doğum sırasında vajenden gelen probiyotikler (laktobasiller ve bifidobakterler) ile karşılaşır. Bebek anne sütü ile beslendikçe normal flora gelişir. Sezaryen ile doğan bebekler dış ortamda bulunan mikroplar ile karşılaşır ve normal flora oluşamaz. Doğum sonrası ilk kolonize olan floradan sağlıklı floraya geçiş uygun beslenme ortamı yaratılsa bile oldukça zordur (4).
Tedavisi ya da önlenmesinde probiyotiklerin kullanıldığı çeşitli hastalıklar
Enfeksiyöz ishaller
Yapılan çok sayıda çalışma probiyotik yiyeceklerin ishal tedavisinde son derece başarılı olduğunu göstermiştir (5-21). Geleneksel halk tıbbında ishalli kişilere yoğurt ya da kefir verilmesi hala yaygın bir uygulama olarak devam etmektedir. Probiyotikler virüs ishallerinde daha etkili olmakta, dizanteri şeklinde ishalleri fazla etkilememektedir.
Antibiyotik ishali
Oral antibiyotik kullananların yaklaşık %20’sinde bağırsak florasının bozulmasına bağlı olarak ishal gelişmektedir. Etkenler daha çok C. difficile ve K. oxytoca’dır. Probiyotikler antibiyotik ishallerinin önlenmesi ve tedavisinde oldukça başarılıdırlar (22-32).
Uyarılgan (irritabl) bağırsak sendromu
İrritabl bağırsak sendromu 6 ay-4 yaş arasındaki çocuklarda görülen günde 4-10 kez müküslü ve sulu ishal ile özellenen bir bağırsak hareket bozukluğudur. Probiyotikler irritabl bağırsak sendromunda ishali azaltmaktadır (33-34).
Crohn hastalığı- Ülseröz kolit
Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin temel nedeninin bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesinin hastalık yapan mikroorganizma lehine bozulması sonucu gelişen bir reaksiyon olduğu düşünülmektedir. Probiyotikler bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesini kurarak Crohn hastalığı ve ülseröz kolit bulgularını hafifletebilirler (35-39).
Yağ ve protein sindirimi
Süt ürünlerinin içindeki probiyotikler bağırsakta bulunan proteinlerin ve yağların sindirilmesini sağlarlar yani yiyeceklerin hazmını kolaylaştırırlar. Proteinlerin en küçük birimlerine (amino asitler)kadar indirgenmesi (protein hidrolizi) alerjik olayların oluşumunu azaltabilir(40-41).
Kanser ve probiyotikler
Yaygın bir probiyotik kaynağı olarak kullanılan yoğurdun antikanserojenik (kanseri tedavi edici) etkilerinin olabileceği gösterilmiştir (42-43). Başka bir probiyotik olan kefir tümör oluşumunu engellemekte ya da var olanın ilerlemesini azaltmaktadır (44-48).
Göğüs kanseri kadında en çok görülen kanser çeşididir. Yoğurt ve kefir gibi fermante süt ürünlerinin kullanılmasının göğüs kanserini azalttığı gösterilmiştir (49).
Kalın bağırsak (kolon) kanseri gelişmiş ülkelerde en çok görülen tümörler arasında ikinci ya da üçüncü sıradadır. Deneysel ve epidemiyolojik çalışmaların birçoğu probiyotiklerin kolon kanserinden korunmada önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Bir bölüm çalışmada ise böyle bir etki gösterilememiştir(50-52). Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmaları Tablo 2’de gösterilmiştir(53).
Tablo 2. Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmaları
• Mütasyon ve DNA hasarının azalması.
• Kanser oluşumuna yataklık eden enzimlerin (ß-glukuronidaz, nitroredüktaz, azoredüktaz) aktivitelerinin azalması.
• Kanser yapan maddelerin (mutajen) etkisizleştirilmesi.
Kısa zincirli yağ asitlerinin üretiminin artması ve asiditenin artması.
• Kanserli hücre intiharının (apopitoz) hızlanması.
Probiyotiklerin alerji önleyici özellikleri
Probiyotikler bağırsaklardaki koruyucu mukoza bariyerini güçlendirler; böylece bağırsak geçirgenliğini azaltarak alerjik maddelerin kana geçmesini engellerler. Süt proteinleri tripsin ve pepsin enzimleri yerine probiyotik enzimleri ile parçalanır. Bu nedenle mononükleer hücrelerden sitokin sentezini uyarmazlar. Probiyotikler alfa 1-antitripsin ve tümör nekroze edici faktör düzeylerini düşürerek bağırsaktaki iltihabı baskılarlar. Probiyotikler sekretuvar IgA antikor yapımını artırarak mukoza bağışıklığını artırırlar. Probiyotikler inek sütü allerjisi, atopik ekzema ve diğer alerjik hastalıkların proflaksi (korunma) ve tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır (54-59).
İdrar yolu hastalıkları
Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarını azaltırlar(60). Probiyotikler bu özelliklerini aşağıdaki mekanizmalar ile sağlarlar;
a) Vajina pH’sının düşürülmesi.
b) Salgıladıklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleştirmesi.
c) Hastalık yapan bakterilerin mukozaya yapışmasının engellenmesi (yarışmalı inhibisyon).
Bağırsak florasının bozulması ve otoimmün hastalıklar
Normalde bağırsak yüzeyi sık ağlı bir eleğe benzer her maddenin kana geçmesine izin vermez. Normal bağırsak florasını bozulması zararlı bakterilerin ve mantarların üremesine ve probiyotiklerin bağırsak mukozası üzerinde oluşturduğu koruyucu tabakanın ortadan kalkmasına yol açar. Sonuçta bağırsak geçirgenliğini artar ve yeteri kadar sindirilmemiş yiyecek maddeleri ve nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer.
Bağışıklık sistemi yeteri kadar sindirilmemiş protein parçacıklarına karşı aşırı bir şekilde uyarılır.
Bu yabancı protein parçacıklarının bazıları vücudun kendi proteinlerine çok benzer.
Bağışıklık sistemi aşırı uyarıldığı zaman kendinden olanı yabancıdan ayıramaz. Onu tahrip ederken kendinden olanı da tahrip eder. Bu mekanizma çok sayıda otoimmün hastalığa yol açar.
1 Romatoid artrit
Floranın bozularak bağırsak geçirgenliğinde meydana gelen artışın sadece bağırsakta değil bağırsak dışı birçok organda da iltihabi hastalıklara yol açtığı düşünülmektedir.
Yeni tanı almış romatoid artritli hastaların bağırsak florasının normal olmadığı saptanmıştır.
Probiyotiklerden zengin bir diyetin antiromatizmal ilaç ihtiyacını azalttığı, klinik bulguları hafiflettiği gözlenmiştir(61-62).
Otistik çocuklarda bağırsak florası
Otistik çocukların çoğunda bağırsak florası bozulmuştur (63). Bu kişilerde patojen bakteriler, mantarlar ve parazitler aşırı şekilde ürer. Bu patojen mikroorganizmalar yiyeceklerin sindirimini bozarlar ve çeşitli toksinlerin oluşmasına yol açarlar. Sonuçta bağırsak geçirgenliği artar ve kana geçen sindirilmemiş parçalar ve toksinler immün sistemi uyararak beyinde iltihabi bir sürecin başlamasına yol açarlar. Faydalı mikropların oluşturduğu vitamin ve minerallerin azalması da otistik bulgulara katkıda bulunur.
Okzalat taşı
Bağırsaktan emilen okzalat oranının artmasının (>%5) üriner sistemde okzalat taşı oluşmasının temel nedeni olarak düşünülmektedir. Oxalobacter formigenes bağırsakta bulunan okzalatı parçalayarak emilen miktarı azaltırlar. Probiyotik verilen taşlı hastalarda idrardan okzalat atılımının azaldığı gösterilmiştir(64-65).
Kronik hastalıklar-kefir-interferon
Kefirin içinde bulunan sfingomiyelin niteliğinde bir madde beta-interferon miktarını 3-15 kat artırır. Kefir interferon tedavisinin kullanıldığı hastalıklarda (kronik hepatit, mültipl skleroz vb) ucuz ve doğal bir seçenektir(66-68).
Depresyon ve kefir
Kefir hafif bir sinir yatıştırıcı ve depresyon azaltıcıdır. Hafif bir gevşeme ve uyku hali verir. Kefirin depresyonu azaltıcı etkisi triptofan, magnezyum ve kalsiyum gibi mineral ile B kompleks ve C vitamini gibi vitamin içeriğinin yüksek olmasına bağlanmaktadır. Benzer özellikler yoğurtta da mevcuttur(69).
Diyet ile normal bağırsak florası nasıl sağlanır?
Karbohidrattan zengin rafine gıdalar aşırı tüketimi, geleneksel fermante gıdaların az tüketilmesi, çeşitli toksinler antibiyotikler ve sezaryen doğumlar bağısak florasının bozulmasının başlıca nedenleri arasındadır.
Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et, yumurta ve fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, şarap, boza, sirke, tuzlama yiyecekler, bira mayası) gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu artırır.
Probiyotikten en zengin gıdalar anne sütü, yoğurt ve Orta-Asya Türklerinin milli içeceği olan kefirdir. Süt ve yoğurt tüketirken bazı noktalara dikkat edilmelidir(Tablo 3).
Tablo 3. Süt ve yoğurt tüketirken dikkat edilecek noktalar
Pastörizasyon gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder!!
Mümkünse pastörize edilmemiş, fakat temiz günlük mandra sütü tüketilmelidir.
Güveniyorsanız (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz.
Şehirdekiler için en iyi olabilecek seçenek günlük pastörize şişe sütleridir.
Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayınız.
Sadece ekşiyen ve/veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz (bulursanız!!!). Bulamazsanız kendiniz yapın hem daha ucuz hem de çok daha sağlıklıdır.