Her insan fert olarak ayrı bir tipe sahip olsa da ırklarda şahsilik yoktur; ırk tipi, topluluğun âdet ve gelenekleri, fizikî ve manevî şartlarla yoğrulmuş ve bu şekilde kendisine has bir takım özelliklerle aynı kanı taşıyan bireylerde ortak belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmıştır.
Antropoloji ve tarih araştırmaları “Türk Irkı”nın tipini kesin olarak tespit ediyor. Buna göre Türkler üç büyük ırk grubundan (europid, mongolid, negrid) “europid”in “turanid” koluna dâhildirler. Bilim çevrelerinde bu ırka “race turco-tatar” diyen çevrelerin yanı sıra doğrudan doğruya “race turki” diyen bilim adamları da vardır. Bu ırkın özellikleri şöyle tasvir ediliyor: “Boyları ortadan yüksekçe, uyumlu bir endama sahip, gövde orta derecede uzun, kollarla bacaklar nispeten kısa, kafatası yuvarlaktır. Kafatasına nazaran yüz büyük değildir; şeklen oval, geniş ve yassı olmakla beraber mongolid değildir. Elmacık kemiklerinin çıkık olması sebebiyle aşağı doğru darlaşmış görünür.”
Şüphesiz bu yazdıklarım Türk ırkının olmazsa olmazları değildir. Yani yukarıda yaptığımız tasvir Türk ırkının genetik özeliklerinin asgarî ortaklarıdır. Böyle bir tipe sahip olmamak demek Türk olunmadığı anlamını içermez, bu ortak özelliklerden en az bir veya birkaçını üzerinizde taşıdığınızı göreceksiniz.
Türklerin saçlarının uzunluğu kısalığı konusu otağımızda da birkaç kez tartışıldı. Bu konuya gelince; İbrahim Kafesoğlu 1070’den önce Anadolu’ya akın yapan Türklerin “rüzgâr gibi atlar üstünde, kadınlarınkine benzeyen uzun saçları, mızrak ve yayları ile” düşmanları üzerinde müthiş bir etki ve korku bıraktığını Ermeni kaynaklarına dayanarak söylemektedir. Yine Kafesoğlu’na göre; Türk ileri gelenlerinin başlarının ön kısmını tıraş ettirmeleri, saçlarını arkada üç örgü halinde bırakmaları adetti. Hükümdarlar saçlarını hiç kestirmezlerdi. Bulgar kralı Krum Han’ın Madara’daki kaya kabartmasında ve Güney Rusya’da bulunan Türk heykellerinin büyük çoğunluğunda bu saç örgülerini bariz bir şekilde görmek mümkündür. Çin kaynakları ise; Kök-Türk hakanlarından Tong-Yabgu’yu uzun saçları ve bu saçlarını alnından bir kuşakla bağlamasını ayrıntılı tasvir eder.
Antropoloji ve tarih araştırmaları “Türk Irkı”nın tipini kesin olarak tespit ediyor. Buna göre Türkler üç büyük ırk grubundan (europid, mongolid, negrid) “europid”in “turanid” koluna dâhildirler. Bilim çevrelerinde bu ırka “race turco-tatar” diyen çevrelerin yanı sıra doğrudan doğruya “race turki” diyen bilim adamları da vardır. Bu ırkın özellikleri şöyle tasvir ediliyor: “Boyları ortadan yüksekçe, uyumlu bir endama sahip, gövde orta derecede uzun, kollarla bacaklar nispeten kısa, kafatası yuvarlaktır. Kafatasına nazaran yüz büyük değildir; şeklen oval, geniş ve yassı olmakla beraber mongolid değildir. Elmacık kemiklerinin çıkık olması sebebiyle aşağı doğru darlaşmış görünür.”
Şüphesiz bu yazdıklarım Türk ırkının olmazsa olmazları değildir. Yani yukarıda yaptığımız tasvir Türk ırkının genetik özeliklerinin asgarî ortaklarıdır. Böyle bir tipe sahip olmamak demek Türk olunmadığı anlamını içermez, bu ortak özelliklerden en az bir veya birkaçını üzerinizde taşıdığınızı göreceksiniz.
Türklerin saçlarının uzunluğu kısalığı konusu otağımızda da birkaç kez tartışıldı. Bu konuya gelince; İbrahim Kafesoğlu 1070’den önce Anadolu’ya akın yapan Türklerin “rüzgâr gibi atlar üstünde, kadınlarınkine benzeyen uzun saçları, mızrak ve yayları ile” düşmanları üzerinde müthiş bir etki ve korku bıraktığını Ermeni kaynaklarına dayanarak söylemektedir. Yine Kafesoğlu’na göre; Türk ileri gelenlerinin başlarının ön kısmını tıraş ettirmeleri, saçlarını arkada üç örgü halinde bırakmaları adetti. Hükümdarlar saçlarını hiç kestirmezlerdi. Bulgar kralı Krum Han’ın Madara’daki kaya kabartmasında ve Güney Rusya’da bulunan Türk heykellerinin büyük çoğunluğunda bu saç örgülerini bariz bir şekilde görmek mümkündür. Çin kaynakları ise; Kök-Türk hakanlarından Tong-Yabgu’yu uzun saçları ve bu saçlarını alnından bir kuşakla bağlamasını ayrıntılı tasvir eder.