HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

ilk füze FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

ilk füze FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU


    ilk füze

    reco_54
    reco_54
    Ödüllü Üye
    Ödüllü Üye


    Kayıt tarihi : 12/03/08
    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1666
    Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
    Yaş : 53
    Mesleği : Otomativ
    Medeni Durumu : Evli
    Çocuk Sayısı : 1
    Eğitim Durumu : Lise
    Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
    Resim Resim : ---
    Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
    Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
    Site Puanı Site Puanı : 583
    Rep Puanı Rep Puanı : 81

    ilk füze Empty ilk füze

    Mesaj tarafından reco_54 Perş. 19 Haz. 2008, 4:04 pm

    ilk füze 0311 ilk füze 0110 ilk füze 0210
    “Batı’lılar Gitti Aya, Biz Yine Kaldık Yaya!” Diyenler,
    Onları Aya Götüren “Füze”nin de
    Bir “Türk Îcâdı” Olduğunu Bilmezler!..

    Lâgarî Hasan Çelebî, Yaptığı İlk “İnsanlı Füze”ye Binip
    Sarayburnu’ndan İhtişamla Göğe Yükselmişti!..
    Evliyâ Çelebi’nin “Seyâhat-nâme”sinde naklettiğine göre; 1042 (H. 1632) yılında Sultan Dördüncü “Murâd Hân’uñ ‘Kaya Sultân’ nâm bir” kız çocukları “vücûda geldükde,”(7)İslâm kâideleri gereğince kurban kesilip “‘akîka olduğı gice”, pâdişâhın emriyle Topkapı Sarayı’nın kıyı tarafında büyük bir şenlik düzenlenmiş;(8) şenlikte sanatında mâhir pek çok sanatkâr ve ilmini-irfânını icrâda ustalık sâhibi nice üstâdlar toplanıp mahâretlerini birer birer sergilemişlerdi.(9) Bu ilim ve sanat erbâbı arasında “Lâgarî” lâkaplı, “Hasan Çelebî” adında(10) öylesine akıllı ve yetenekli bir Türk kâşifi vardı ki; o gece büyük bir ihtişamla İstanbul halkına yeni “keşf”ini tanıtacak ve ismi târih sayfalarına altın harflerle yazılacaktı!..



    Şenlikler başlayıp sâhil kenarına pâdişâh tahtı kurulduktan; Saray halkı toplanıp müslüman halka ihsanlar dağıtıldıktan sonra, “bu Lağarî Hasan elli vokıyye (okka) barûd ma‘cûndan yidi kollu bir fişeng îcâd idüp”,(11) bütün gözler kendisine çevrilmiş olduğu hâlde, yardımcılarıyla birlikte cihân pâdişâhın huzûruna geldi.(12) Târihin ilk “İnsanlı füze” denemesini görmek üzere toplanan İstanbul halkının şaşkın bakışları arasında; “Sarây-burnı’nda, hünkâr huzûrında, deryâ üzere fişege Lağarî binüp” önce Murâd Hân’ı selâmladı,(13) sonra da “‘Pâdişâh’um! Seni Hüdâ’ya ısmarladum, ‘Îsâ nebî ile kelimâta (söyleşmeye) giderüz!’ deyû” lâtîfeler ederek(14) son hazırlıklarını tamamladı. Herkes nefesini tutmuş vaziyette beklerken, verdiği işâretle birdenbire “şâkirdleri fişege âteş idüp”,(15) Lâgarî Hasan kopan büyük bir gürültünün ardından sür’atle göğe doğru yükselmeye başladı.(16) O âna kadar hiç kimsenin görüp işitmediği bu ihtişam dolu manzarayı seyreden Pâdişâh’ın ve halkın heyecânı artık doruk noktasına ulaşmıştı. Lâgarî Hasan Çelebi bulutlar arasında ilerlerken “dahî yanında olan fişenglere âteş idüb” hızına hız katıyor,(17) füzenin çıkardığı gözkamaştırcı parıltı baştan başa bütün “deryâyı” aydınlatıyordu.(18) Bu müthiş gösterinin ardından “bam kolında fişeg-i kebîrün (büyük fişeğin) barûdı kalmayup”, Lâgarî Hasan Îsâ Aleyhisselâm’a düzenlediği ziyâreti tamamlayarak “zemîne” doğru inerken,(19) herkes “Şimdi ne olacak?” dercesine telâşla birbirine bakındı; tam bu esnâda Hasan Çelebi birden “ellerinde olan kartal cenâhların açup”, gökyüzünden süzülerek aşağı doğru inmeye başladı.(20) Dünyânın ilk insanlı “füze”siyle göğe yükselen Lagarî Hasan Çelebi; şimdi de Hezarfen’in keşfettiği,(21) yine bir Türk îcâdı olan “paraşüt”le ağır ağır yeryüzüne iniyordu.(22) Nihâyet “Sinân Paşa kasrı öñinde deryâya düşüp”, boğaz sularında ıslanan dış elbiselerini üzerinden çıkararak,(23) “‘uryânen (çıplak vaziyette) pâdişâh huzûrında zemîni” öptükten sonra;(24) bu müthiş “keşf”i başarıyla tamamlamış olmanın verdiği keyif ve neşeyle; ‘Pâdişâh’um! Îsâ nebî Pâdişâh’uma selâm itdi!’ deyû” şakasını tekrarlayıp, bu hüneriyle pâdişahın ilgi ve sevgisini kazandı.(25)



    Osmanlı’ya kin kusmayı, pervâsızca saldırıp durmayı mârifet sanan zamâne “aydın”larının (!) iddia ettiği gibi, Sultan Dördüncü Murad Han Lâgarî’nin “kellesini” kestirmedi; aksine ona “bir kîse altûn” ihsân etti.(26) Üstüne üstlük, pâdişahların ilim ve medeniyet düşmanı (!) olduklarını iddiâ eden sivri dilli soytarılara nisbet edercesine, “yitmiş akça ile” onu bir de “Sipâh” ocağına kaydettirdi!..(27)



    Dördüncü Murâd Hân tarafından büyük bir ilgi ve rağbet gören Lagarî Hasan Çelebi, Pâdişâh’ın yanında bir müddet daha kaldıktan sonra; “Kırım’da, Selâmet Giray Hân’a gidüp ânda merhûm” oldu.(28) Bu büyük keşiften bizi haberdâr eden Evliyâ Çelebi, “Rahmetli yâr-ı ğâr-ı sâdıkımız idi.” diyerek,(29) Lagârî Hasan’ın kendisinin çok yakın bir dostu olduğunu haber vermiştir.

      Forum Saati Cuma 17 Mayıs 2024, 5:31 am