12 Hayvanlı Türk Takvimi
Uygarlıklar tarih boyunca çeşitli takvimler kullanmışlardır. Bugün bile bazı devlet ve halklar farklı bir zaman-hesap sistemi kullanmaya devam etmektedir. Günümüzde Türklerin de kullandığı Gregoriyen takvimi bunlardan en yaygın olanıdır. Tarihte Türkler de çeşitli takvimler kullanmışlardır. Eski el yazması eserlerde ve kitaplarda müellifler tarihi not ederken, o dönemlerde kullanılan farklı bir kaç takvimi esas almışlardır. Örneğin, Tacettin Yalsıgul El-Başkurdi kendisinin meşhur Risaleyi Azize kitabında: “Hicretin 1121 yılında, Yılkı yılında tamam eyledim.” demektedir. Burada görüldüğü gibi kitabın tamamlandığı tarih On İki Hayvanlı Takvim’e göre de bildirilmiştir. Bu takvimi Türkler çok eski zamanlarda kullanmışlardır. Ayrıca bazı Asya halklarında da böyle bir takvimin kullanıldığı bilinmektedir.
Meşhur Mahmut Kaşgarlı’nın Divanu Lügati’t-Türk (XI. asır) adlı eserinde eski Türk takvimi hakkında pek çok bilgi verilmiştir. Burada yıl hesabının ortaya çıkışı şöyle anlatılmıştır: Türkler on iki çeşit hayvanın adını alarak on iki yıla ad olarak vermişlerdir; çocukların yaşlarını, savaş tarihlerini ve daha başka şeyleri hep bu yılların dönmesi ile hesap ederler. Bunun kökü şöyle olmuştur: Türk hakanlarından birisi kendisinden birkaç yıl önce geçmiş bir savaşı öğrenmek istemiştir, o savaşın yapıldığı yılda yanılmışlardır; onun üzerine bu iş için hakan ulusuyla müşavere yapar ve kurultayda “Biz bu tarihte nasıl yanıldıysak bizden sonra gelecek olanlar da yanılacaktır; öyle ise, biz şimdi göğün on iki burcu ve on iki ayı sayısınca her yıla birer ad koyalım; sayışlarımızı bu yılların geçmesiyle anlayalım; bu, aramızda unutulmaz bir andaç olarak kalsın.” dedi. Ulus, hakanın bu önerisini onayladı.
Bunun üzerine hakan ava çıkar; yaban hayvanlarını Ilısu’ya doğru sürsünler diye emreder. Bu, büyük bir ırmaktır. Halk bu hayvanları sıkıştırarak suya doğru sürer. Hayvanları avlarlar; bir takım hayvanlar suya atılırlar; on ikisi suyu geçer; her geçen hayvanın adı bir yıla ad olarak verilir. Bu hayvanların birincisi sıçan imiş. Nehri ilk geçen de bu hayvan olduğu için senenin başı bu adla anılmıştır.
On İki Hayvanlı takvimle ilgili Başkurtlarda bir rivayet var. Bir zamanlar on iki hayvan bir araya toplanarak yıl hesabını yapmak istemişlerdir ve her yıla bir hayvanın ismini koymaya karar vermişlerdir. Böylece müsel denilen on iki hayvan isimli Türk takvimi ortaya çıkmıştır. Ancak her hayvan bu takvimin başında kendi isminin olmasını istemiştir. O zaman demişlerdir ki “Kim ilk olarak güneşin çıktığını görürse, o birinci olacak.” Tanın ağarmasını beklemeye başlamışlar. Sığır kendisinin başka hayvanlara göre daha yüksekte olduğunu ve takvimin başında olacağını düşünmüştür. Ancak sıçan gizlice onun boynuzu üzerine çıkmıştır. Bu yüzden o güneşin çıktığını ilk olarakgörmüştür. Takvimde sıçan bunun için birinci olmuştur.
Sterlitamak Devlet Pedagoji Enstitüsü Başkurt Dili ve Edebiyatı Bölümü arşivinden aldığımız bir bilgide: “1912 yılı Sıçan yılı gelirse o yıl izgi (kutsal) olacaktır. Daha sakin olacaktır. Bu yılda yağmur çok olacaktır. Ayrıca bu yılda oğul-kız doğarsa, zeki olacaktır.” denilmiştir.
Divanu Lügati’t-Türk’te Türkler, bu yılların her birinde bir hikmet var sanarak onunla fal tutarlar, onları uğur sayarlar denilmiştir. Örneğin, Ud (Öküz) yılı girdiğinde savaş çoğalırmış; çünkü öküzler birbirleriyle vuruşurlar, tos yaparlar. Tavuk yılında yiyecek çok olur; ancak insanlar arasında karışıklık çıkarmış. Çünkü tavuğun yemi danedir; tavuk daneyi bulabilmek için çöpleri, kırıntıları biririne karıştırır. Timsah yılı girdiğinde çok yağmur yağar, bolluk olurmuş; çünkü timsah suda yaşar. Domuz yılı girince kar ve soğuk olur, kargaşalık çıkarmış.
Mahmut Kaşgarlı eserini yazdığı zamanı örnek alarak şöyle diyor: “Biz, şu kitabı yazdığımızda 406 senesinin Muharrem ayı idi, Yılan yılı girmişti. Bu yıl geçip de 467 yılı olunca At yılı girecekti.”
Aşağıda eski Türk takviminin bir çeşidi verilecektir. Bu takvim 1935 yılında Başkurdistan’ın Gafuri ilçesi İbrahim köyünde Abdulla Sadıkov tarafından Arap harfleri ile yazılan bir el yazmasından alınmıştır. Bu yazının baş kısmında yılbaşının mart ayında olduğu bildirilmiştir. Bilindiği gibi, Türkler bu ayda, anlamı yeni gün olarak çevirilen Nevruz Bayramı’nı da kutlamaktadır.
Yukarıda adı geçen defter sahibi bir yazısını Muhamedullah Selim’den kopya ettiğini söylemiştir. İbrahim köyünde tanınmış Başkurt marifetçisi ve bilgin Muhamet Selim Umetbayev’in de yaşadığını biliyoruz. Yani bu Türki yıl hesabı denilen takvim de onun yazılarından alınmış olabilir.
Türk Yıl Hesabı
Türk âlemi güneş yılını kendilerine has bir usulle yürütmüş, her yılı bir hayvan ismi ile adlandırmış, söz konusu hayvanın tabiatı üzerine yorum getirmişlerdir. Hayvanların hepsi on iki olup hepsine hakim olurlar, on iki yılda aynı hayvanın ismi bir defa gelir. Bu usul şemsiyenin başı “Hamal’den, yani Mart’tan” başlar. Mezkur on iki yılın adları ve tertipleri aşağıda yazıldığı gibi icra kılınmaktadır.
1. Sıçan Yılı: Bu yılın ilk aylarında ve ortalarında ferahlık, halk arasında hoş hâl ve zenginlik olur. Ama yılın sonbaharında halklar ve padişahlar arasında fitne başlar. Kışın salgın olur, yaz günleri yağmurlu olur. Sıçanlar çok olur ve buğdaylara hücum ederler.
2. Sığır Yılı: Bu yılda yıldırımlar ve gök gürültülü yağmurlar olur. Kışın tipiler çok olur, kar çok yağar, kış uzun sürer. Buğday ve her çeşit meyve çok olur.
3. Bars (Kaplan) Yılı: Bu yılda halk arasında düşmanlık ve adaletsiz işler olur. Padişahlar arasında geçimsizlik olur, sükûnet yoktur. Yazın buğday ve meyvelere afet gelir, yani kuvvetli zelzeleler olur. Denizde dalgalı tufanlar olur.
4. Tavşan Yılı: Bu yılda her çeşit nimet çok olur. Yaz ve kış mutedil olur, havalar iyi olur. Cümle halk arasında sükûnet ve rahatlık olur.
5. Nehak (Lu, Balık) Yılı: Bu yılda halk arasında husumet, fitne, çatışma ve savaş peyda olur. Yaz günleri yıldırım ve gök gürultülü yağmurlar çok olur. Kışın tipi ve kar çok olur; ağaçları soğuk çarpar.
6. Yılan Yılı: Bu yılda yazın yağmur az, havalar kuru olur; buğday az olur. Çoğu yerde açlık ve pahalılık olur. Kışın kar az yağar; rutubet olur. Halk arasında kaygı ve hasret olur. (Burada yazar kendi memleketi hakkında izahlarda bulunarak şöyle diyor: Yerli tecrübeye göre, yazın yağmurlu olur; otlar, buğdaylar çok olur, ancak toplamaya yağmurlar mani olur.)
7. Yılkı (At) Yılı: Bu yılda yazın hava ılık, yamurlu olur. Buğday ve meyveler boldur. Kışın kar fazla yağmaz. Halk ve padişahlar arasında fitne çıkar, savaş ve çatışmalar zuhur eder. Dört ayaklı hayvanlara hastalık bulaşır.
8. Koyun Yılı: Bu yılda yaz sıcak olur, kış soğuk ve uzun geçer. Halk arasında zenginlik ve rahatlık olup, padişahlar arasında savaş başladığı hâlde barış hemen sağlanır. Ancak deniz ve gemilerde felaketler olur.
9. Besin (Maymun) Yılı: Halk arasında haset ve düşmanlık olur. Yazın yağmur, kışın kar çok olur. Halk arasında hastalıklar yayılır. Hayvanlar arasından deve ve yılkı hastalığa yakalanır.
10. Tavuk Yılı: Bu yılda yaz yağmurlu ve sıcak geçer; buğday ve çeşitli meyveler çok olur. Kış karlı ve soğuk olur. Hamile kadınlara ağırlık gelir. Darı, karabuğdaylar erken dikilmelidir.
11. Köpek Yılı: Bu yılda yazın yağmurlar az olur. Buğdaylar az olup, fiyatlar pahalı olur. Kış yumuşak geçer. Meyveler ucuz olur. Halk arasında ölümler çok olur.
12. Domuz Yılı: Bu yılda yaz yağmurlu, kış uzun ve soğuk olur. Buğday çok ve ucuz olur. Padişahlar arasında muhalefet, savaş ve çatışmalar olur. Halk arasında geçimsizlik olur; çeşitli afetler meydana gelir.
Bunun gibi on iki hayvanlı takvimler, tanınmış bilginlerin eserlerinde bulunmaktadır.
Ahat Salihov
Uygarlıklar tarih boyunca çeşitli takvimler kullanmışlardır. Bugün bile bazı devlet ve halklar farklı bir zaman-hesap sistemi kullanmaya devam etmektedir. Günümüzde Türklerin de kullandığı Gregoriyen takvimi bunlardan en yaygın olanıdır. Tarihte Türkler de çeşitli takvimler kullanmışlardır. Eski el yazması eserlerde ve kitaplarda müellifler tarihi not ederken, o dönemlerde kullanılan farklı bir kaç takvimi esas almışlardır. Örneğin, Tacettin Yalsıgul El-Başkurdi kendisinin meşhur Risaleyi Azize kitabında: “Hicretin 1121 yılında, Yılkı yılında tamam eyledim.” demektedir. Burada görüldüğü gibi kitabın tamamlandığı tarih On İki Hayvanlı Takvim’e göre de bildirilmiştir. Bu takvimi Türkler çok eski zamanlarda kullanmışlardır. Ayrıca bazı Asya halklarında da böyle bir takvimin kullanıldığı bilinmektedir.
Meşhur Mahmut Kaşgarlı’nın Divanu Lügati’t-Türk (XI. asır) adlı eserinde eski Türk takvimi hakkında pek çok bilgi verilmiştir. Burada yıl hesabının ortaya çıkışı şöyle anlatılmıştır: Türkler on iki çeşit hayvanın adını alarak on iki yıla ad olarak vermişlerdir; çocukların yaşlarını, savaş tarihlerini ve daha başka şeyleri hep bu yılların dönmesi ile hesap ederler. Bunun kökü şöyle olmuştur: Türk hakanlarından birisi kendisinden birkaç yıl önce geçmiş bir savaşı öğrenmek istemiştir, o savaşın yapıldığı yılda yanılmışlardır; onun üzerine bu iş için hakan ulusuyla müşavere yapar ve kurultayda “Biz bu tarihte nasıl yanıldıysak bizden sonra gelecek olanlar da yanılacaktır; öyle ise, biz şimdi göğün on iki burcu ve on iki ayı sayısınca her yıla birer ad koyalım; sayışlarımızı bu yılların geçmesiyle anlayalım; bu, aramızda unutulmaz bir andaç olarak kalsın.” dedi. Ulus, hakanın bu önerisini onayladı.
Bunun üzerine hakan ava çıkar; yaban hayvanlarını Ilısu’ya doğru sürsünler diye emreder. Bu, büyük bir ırmaktır. Halk bu hayvanları sıkıştırarak suya doğru sürer. Hayvanları avlarlar; bir takım hayvanlar suya atılırlar; on ikisi suyu geçer; her geçen hayvanın adı bir yıla ad olarak verilir. Bu hayvanların birincisi sıçan imiş. Nehri ilk geçen de bu hayvan olduğu için senenin başı bu adla anılmıştır.
On İki Hayvanlı takvimle ilgili Başkurtlarda bir rivayet var. Bir zamanlar on iki hayvan bir araya toplanarak yıl hesabını yapmak istemişlerdir ve her yıla bir hayvanın ismini koymaya karar vermişlerdir. Böylece müsel denilen on iki hayvan isimli Türk takvimi ortaya çıkmıştır. Ancak her hayvan bu takvimin başında kendi isminin olmasını istemiştir. O zaman demişlerdir ki “Kim ilk olarak güneşin çıktığını görürse, o birinci olacak.” Tanın ağarmasını beklemeye başlamışlar. Sığır kendisinin başka hayvanlara göre daha yüksekte olduğunu ve takvimin başında olacağını düşünmüştür. Ancak sıçan gizlice onun boynuzu üzerine çıkmıştır. Bu yüzden o güneşin çıktığını ilk olarakgörmüştür. Takvimde sıçan bunun için birinci olmuştur.
Sterlitamak Devlet Pedagoji Enstitüsü Başkurt Dili ve Edebiyatı Bölümü arşivinden aldığımız bir bilgide: “1912 yılı Sıçan yılı gelirse o yıl izgi (kutsal) olacaktır. Daha sakin olacaktır. Bu yılda yağmur çok olacaktır. Ayrıca bu yılda oğul-kız doğarsa, zeki olacaktır.” denilmiştir.
Divanu Lügati’t-Türk’te Türkler, bu yılların her birinde bir hikmet var sanarak onunla fal tutarlar, onları uğur sayarlar denilmiştir. Örneğin, Ud (Öküz) yılı girdiğinde savaş çoğalırmış; çünkü öküzler birbirleriyle vuruşurlar, tos yaparlar. Tavuk yılında yiyecek çok olur; ancak insanlar arasında karışıklık çıkarmış. Çünkü tavuğun yemi danedir; tavuk daneyi bulabilmek için çöpleri, kırıntıları biririne karıştırır. Timsah yılı girdiğinde çok yağmur yağar, bolluk olurmuş; çünkü timsah suda yaşar. Domuz yılı girince kar ve soğuk olur, kargaşalık çıkarmış.
Mahmut Kaşgarlı eserini yazdığı zamanı örnek alarak şöyle diyor: “Biz, şu kitabı yazdığımızda 406 senesinin Muharrem ayı idi, Yılan yılı girmişti. Bu yıl geçip de 467 yılı olunca At yılı girecekti.”
Aşağıda eski Türk takviminin bir çeşidi verilecektir. Bu takvim 1935 yılında Başkurdistan’ın Gafuri ilçesi İbrahim köyünde Abdulla Sadıkov tarafından Arap harfleri ile yazılan bir el yazmasından alınmıştır. Bu yazının baş kısmında yılbaşının mart ayında olduğu bildirilmiştir. Bilindiği gibi, Türkler bu ayda, anlamı yeni gün olarak çevirilen Nevruz Bayramı’nı da kutlamaktadır.
Yukarıda adı geçen defter sahibi bir yazısını Muhamedullah Selim’den kopya ettiğini söylemiştir. İbrahim köyünde tanınmış Başkurt marifetçisi ve bilgin Muhamet Selim Umetbayev’in de yaşadığını biliyoruz. Yani bu Türki yıl hesabı denilen takvim de onun yazılarından alınmış olabilir.
Türk Yıl Hesabı
Türk âlemi güneş yılını kendilerine has bir usulle yürütmüş, her yılı bir hayvan ismi ile adlandırmış, söz konusu hayvanın tabiatı üzerine yorum getirmişlerdir. Hayvanların hepsi on iki olup hepsine hakim olurlar, on iki yılda aynı hayvanın ismi bir defa gelir. Bu usul şemsiyenin başı “Hamal’den, yani Mart’tan” başlar. Mezkur on iki yılın adları ve tertipleri aşağıda yazıldığı gibi icra kılınmaktadır.
1. Sıçan Yılı: Bu yılın ilk aylarında ve ortalarında ferahlık, halk arasında hoş hâl ve zenginlik olur. Ama yılın sonbaharında halklar ve padişahlar arasında fitne başlar. Kışın salgın olur, yaz günleri yağmurlu olur. Sıçanlar çok olur ve buğdaylara hücum ederler.
2. Sığır Yılı: Bu yılda yıldırımlar ve gök gürültülü yağmurlar olur. Kışın tipiler çok olur, kar çok yağar, kış uzun sürer. Buğday ve her çeşit meyve çok olur.
3. Bars (Kaplan) Yılı: Bu yılda halk arasında düşmanlık ve adaletsiz işler olur. Padişahlar arasında geçimsizlik olur, sükûnet yoktur. Yazın buğday ve meyvelere afet gelir, yani kuvvetli zelzeleler olur. Denizde dalgalı tufanlar olur.
4. Tavşan Yılı: Bu yılda her çeşit nimet çok olur. Yaz ve kış mutedil olur, havalar iyi olur. Cümle halk arasında sükûnet ve rahatlık olur.
5. Nehak (Lu, Balık) Yılı: Bu yılda halk arasında husumet, fitne, çatışma ve savaş peyda olur. Yaz günleri yıldırım ve gök gürultülü yağmurlar çok olur. Kışın tipi ve kar çok olur; ağaçları soğuk çarpar.
6. Yılan Yılı: Bu yılda yazın yağmur az, havalar kuru olur; buğday az olur. Çoğu yerde açlık ve pahalılık olur. Kışın kar az yağar; rutubet olur. Halk arasında kaygı ve hasret olur. (Burada yazar kendi memleketi hakkında izahlarda bulunarak şöyle diyor: Yerli tecrübeye göre, yazın yağmurlu olur; otlar, buğdaylar çok olur, ancak toplamaya yağmurlar mani olur.)
7. Yılkı (At) Yılı: Bu yılda yazın hava ılık, yamurlu olur. Buğday ve meyveler boldur. Kışın kar fazla yağmaz. Halk ve padişahlar arasında fitne çıkar, savaş ve çatışmalar zuhur eder. Dört ayaklı hayvanlara hastalık bulaşır.
8. Koyun Yılı: Bu yılda yaz sıcak olur, kış soğuk ve uzun geçer. Halk arasında zenginlik ve rahatlık olup, padişahlar arasında savaş başladığı hâlde barış hemen sağlanır. Ancak deniz ve gemilerde felaketler olur.
9. Besin (Maymun) Yılı: Halk arasında haset ve düşmanlık olur. Yazın yağmur, kışın kar çok olur. Halk arasında hastalıklar yayılır. Hayvanlar arasından deve ve yılkı hastalığa yakalanır.
10. Tavuk Yılı: Bu yılda yaz yağmurlu ve sıcak geçer; buğday ve çeşitli meyveler çok olur. Kış karlı ve soğuk olur. Hamile kadınlara ağırlık gelir. Darı, karabuğdaylar erken dikilmelidir.
11. Köpek Yılı: Bu yılda yazın yağmurlar az olur. Buğdaylar az olup, fiyatlar pahalı olur. Kış yumuşak geçer. Meyveler ucuz olur. Halk arasında ölümler çok olur.
12. Domuz Yılı: Bu yılda yaz yağmurlu, kış uzun ve soğuk olur. Buğday çok ve ucuz olur. Padişahlar arasında muhalefet, savaş ve çatışmalar olur. Halk arasında geçimsizlik olur; çeşitli afetler meydana gelir.
Bunun gibi on iki hayvanlı takvimler, tanınmış bilginlerin eserlerinde bulunmaktadır.
Ahat Salihov